Prof. Dr. Sibel Çakır ,
İ.Ü. İstanbul Tıp Fakültesi, Psikiyatri A.D
Duygudurum Bozuklukları ve Geropsikiyatri Birimi, ÇAPA
Yaşlanma, unutkanlık ve uyku:
İlerleyen yaşla birlikte insanın uyku düzeninde bir takım değişimler gözlenir. Örneğin; toplam uyku süresi kısalır, uykuya dalma süresi uzar, uykuda bölünmeler artar. Beynin belirli bazı bölgelerinde yaşa bağlı yapısal ve fizyolojik değişiklikler, uyku düzeninde de değişikliklere yol açar. Aynı zamanda beynin bu bölgelerini etkileyen Alzheimer Hastalığı gibi durumlar da uyku-uyanıklık döngüsünde değişimlere yol açabilir.
Halk arasında bunama olarak bilinen demansta uyku bozuklukları oldukça sık görülür. Uykudaki bu bozulmalar, hastalığın seyrini de kötü etkiler.
İnsanın belleğini sağlıklı bir biçimde çalışması için uyku önemlidir. Bozulmuş uyku, özellikle öğrenme ve bellek işlevlerinde anahtar rol oynayan bazı beyin bölgelerindeki sorunlarla da ilişkilidir.
Yaşlanma ve Alzheimer Hastalığı’nda görülen beyindeki değişiklikler, uykuyu ve bellek süreçlerini bozarak bilişsel bozulmanın artmasına neden olur.
Depresyon hastalarında da genelde hem uyku, hem de zihisel işlevler bozulur.
Ayrıca uykuda oluşan solunum bozuklukları da, uykunun bölünmesine neden olarak zihinsel işlev bozulmasına yol açabilir.
Alzheimer Hastalığı ve uyku:
Alzheimer Hastalığı demanslar arasında en sık görülen tiptir. Hastalık ilerledikçe bellek ve diğer zihinsel işlevlerde bozulma ilerler ve uyku problemleri de artar. Alzheimer hastalarının yüzde 25-35’inde belirgin uyku problemleri görülür.
Bu problemler arasında; uykuya dalmakta zorluk, uykunun kesintili olması, gündüz artan uykululuk hali ve günbatımı fenomeni denen tablo sayılabilir.
Hastaların huzursuzluklarının ve kafa karışıklıklarının geceleyin artmasına günbatımı fenomeni adı verilir ve bu duruma demans hastalarında sık rastlanır. Alzheimer hastalarının en sık hastaneye, bakımevine yatış nedeni de bu sorundur.
Erken saatte uyuma, bazı ilaçların kullanılması, bilişsel bozukluğun ilerlemesi, hastanın başka tıbbi sorunlarının başlaması bu tabloya neden olabilir.
Alzheimer Hastalığı’nda uyku bozukluğu gelişimine neden olduğu düşünülen çok sayıda faktör bulunmaktadır. Uyku uyanıklık döngüsünü kontrol eden beyin yapılarındaki bozulma buna neden olabilir.
Uygun olmayan ışık, fiziksel aktivite azlığı, gürültülü ortam, gündüzleri uyumak gibi uyku hijyenini bozan çevresel faktörler de eklendiğinde uyku sorunu artar. Hastanın uykuda nefesinin kesilmesine neden olan uyku apne sendromu da sık görülebilir ve hem ruh halini hem de bilişsel işlevleri olumsuz etkiler.
Gün içerisinde aşırı uykulu olma hali de yaşlı nüfusta ve demans hastalarında sık görülür.
Uykuda nefes alma sorunları, kötü uyku alışkanlığı, obezite, kalp hastalıkları ve depresyon gibi çeşitli nedenlere bağlı olarak gelişebilir ve zihinsel bozulmayla gidebilir.
60 yaş üstü hastalarda gün içi aşırı uykulu olma halinin demansla ilişkili olabileceği, hatta demansın bir işareti olabileceği ileri sürülmüştür.
Alzheimer Hastalığı’nda uyku bozukluğunun tedavisi:
Alzheimer hastalarında önce uyku alışkanlığı ve düzeni gözden geçirilmelidir. Gündüz uyumalar engellenmelidir. Bazı hastalarda gece-gündüz ritmi, gündüz uyuma ve gece uyanık olma ve huzursuzluğun artması şekline dönmüştür. Bunun düzelmesi sağlanmalı, hasta gündüz uyanık tutulmalıdır. Hep aynı saatte uyumanın sağlanması da önemlidir.
Hastanın diğer hastalıkları, kullandığı ilaçlar, ağrı, idrar sorunları gözden geçirilmelidir. Özellikle uyku düzenini etkileyebilecek ilaçların kullanılıp kullanılmadığına dikkat edilmelidir. Tedavide ilk basamak uyku hijyenini sağlamaktır.
Hastanın yatak odasının düzenlenmesi de önemlidir. Yüksek sesli televizyon ve radyonun gece açık olması, hastanın bütün gün aynı odada ve yatakta zaman geçirmesi de gece uykusunu bozar.
Çok yüksek ya da düşük ısı, açlık gibi durumlar önlenmelidir. Gece geç saatte yemek ya da çay kahve gibi uyarıcılardan kaçınılmalıdır.
İleri yaşta ilaçların yan etkileri artabildiği için öncelikle uyku bozukluğunda ilaç dışı yöntemler denenmelidir. Hastaların yeterli gün ışığı alması sorunun çözümüne önemli katkı sağlamaktadır. Hastaların en azından gün içinde ışıklı ortamlarda bulunması, koyu renk perdeler kullanılmaması, gece uyuyup gündüz uyanık kalması sağlanmalıdır.
Bu yöntemlerle düzelme sağlanamazsa ilaç tedavisine geçilebilir. İleri yaşta ilaçların yan etkileri artabileceğinden ilaç başlanan hastaların doktor kontrollerini aksatmamaları, ilaçlarını doğru alıp almadıklarının dikkatli kontrol edilmesi, ilacın mümkün olan en düşük dozda ve en kısa süreyle kullanılması ve gerek olmadığında kesilmesi çok önemlidir.