06Eyl

COVID-19 Sıkça Sorulan Sorular ve Cevapları

Coronavirüs (COVID-19) pandemisi maalesef hayatımıza girdi. Virüs hakkındaki en sık sorulan soruları ve cevapları Türkiye Alzheimer Derneği olarak aşağıda sizler için özetlemeye çalıştık.

  1. Alzheimer ve demans hastaları COVID-19’a yakalanma konusunda daha yüksek risk mi taşıyor?

Alzheimer hastaları ve diğer demans hastalarının COVID-19’a daha fazla yakalanacağı ile ilgili bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak tüm kronik hastalığı olan hastalar yaşlarından bağımsız olarak “yüksek risk grubu” içinde değerlendirilmektedir. COVID-19’un yaşlılarda ve kronik hastalıkları olanlarda daha ciddi etkiler yarattığını biliyoruz.  Bu hastalar için en iyi tavsiye korunma tedbirlerini harfiyen uygulamaktır.

  1. Alzheimer ve demans hastalarının bağışıklık sistemi zayıf mıdır?

Alzheimer hastalığı ve diğer demans hastalıkları genel olarak ileri yaşlarda daha fazla görülmektedir. Yaş arttıkça bağışıklık sistemimiz zayıflamaktadır. Bu hastalıklara özgü bir ilave bir negatif durum bulunmamakla beraber ileri yaşın ve eşlik eden hastalıkların bulunmasının bağışıklığı zayıflattığı unutulmamalıdır.

  1. Zatürre Aşısı yaptırmalı mı?

Evet, Alzheimer veya demans hastasına düzenli olarak zatürre aşısı olması tavsiye edilir.

  1. Alzheimer ve demans hastaları akciğer hastalıklarına daha mı yatkındır?

Evet, Alzheimer ve demans hastaları zatürre ve enfeksiyonlara karşı daha dayanıksızdır. Solunum sorunları derin nefes almayı ve akciğerlere yeterli oksijenin taşınmasını güçleştirebilir.

  1. Grip Aşısı yaptırılmalı mı?

Evet, Alzheimer veya demans hastalarının düzenli olarak grip aşısı olması tavsiye edilir.

  1. İlaç Kullanım Soruları:
  • İlaç raporları için tavsiyeler nelerdir?

İlaç kullanım raporları devlet tarafından uzatıldı. Eğer bir sorun yaşıyorsanız doktorunuzla temasa geçin lütfen.

  • Reçetesiz satılan soğukalgınlığı ve grip ilaçlarını Alzheimer veya diğer demans tedavisinde kullanılan ilaçlar ile beraber kullanmak doğru mu?

Reçetesiz ilaçların kullanımı genelde güvenlidir, ancak akılda tutulması gereken bir kaç konu var. Bazı soğuk algınlığı ilaçlarının Alzheimer’lı veya demanslı hastalarda zihinsel işlevleri bozabileceği için kullanılması önerilmez.  Bu nedenle bu rahatsızlıklar için bir ilaç kullanılacaksa doktorunuza danışın.

  1. Önceden alınmış doktor takip randevularına gidilmeli mi?

Bu salgın döneminde rutin randevularınıza gidilmesi şart değil. Randevularınız daha sonraki zamanlara ertelenebilir.   Doktorunuzu arayarak öğrenmeniz gereken sorularınızı sorabilirsiniz.

  1. Doktor randevularının iptal edilme olasılığına karşı hazırlıklı olunmalı mı?

Evet, rutin kontrol randevularınızın iptal edilebileceği ihtimaline karşı telefonla takibi sürdürmek üzere hazırlıklı olun.

  1. Beklenmedik bir sağlık durumunda hastaneye gidilebilir mi?

Genel olarak, bu dönemde hastaneye ya da polikliniklere gitmekten mümkün olduğu kadar kaçınmak gerekir. Acil durumlarda hastaneye gidilebilir. Ancak mümkün olduğunca kalabalık ortamlarda bulunmamak iyi olur.

  1. Alzheimer veya demans hastası seyahat edebilir mi? Uçağa binebilir mi?

Bu dönemde hastaların seyahat etmelerini onaylamıyoruz, evde kalmalarını ve sosyal mesafelerini korumalarını öneriyoruz.

  1. Benim bulunduğum bölgede vaka sayısı az ise bölge içinde seyahat edilebilir mi?

Hayır, seyahat etmeyin.

 

  1. Evde mi kalınmalı mı?

Kesinlikle evde kalın. Hastalar için internette ve televizyonlarda yayınlanan evde egzersiz yapma videolarını, Derneğimizin sosyal medyada yayınladığı destek grup mesajlarımızı takip edin.

  1. Rehabilitasyon Kurumları ve Huzurevleri Soruları:
  • Hastamı kurumda tutmak mı eve getirmek mi daha güvenli?

Yakınınızın, düzenli bakım verilen ve planlı kaynakları olan bir kurumda kalmasını temin etmek için elinizden geleni yapmalısınız. Telefonla arama veya görüntülü arama yararlı olacaktır. Yakınınızı bakımevinden almakta aceleci davranmayın. Önce doktorunuz ve sağlık ekibinizle görüşün. Eğer eve getirmeye karar verirseniz gerekli ekipman, ilaç ve desteği sağlayabileceğinizden emin olun.

  • Hastamın virüs belirtileri göstermesi halinde nerede daha iyi tedaviye ulaşması mümkündür (bakımevinde mi yoksa kendisini hastaneye götürürsem mi)? 

Sağlık bakanlığının COVID-19 için tavsiye ettiği kurallara uymak en doğrusudur. Eğer bakımevinin bir doktoru varsa ve yatak başı tarama testleri pozitif ise derhal COVID-19 protokolü uygulanacaktır. Doktor tecrit uygulamasını başlatacak, olası transfer ve diğer testlerin yapılması için gerekli adımları atacaktır.

  • Hastam bir bakımevinde karantinaya alınırsa ve ziyaret etmeme izin verilmezse ne yapabilirim?

Bu zor bir durum. Size hastanızın bakımını aksatmayacak şekilde düzenli telefon görüşmeleri ve görüntülü sohbetler yapmanızı öneririz.

  • Eşim bir bakımevinde ve demansı var. Beni düzenli olarak görmezse kaygılanıyor. Ziyaret edemezsem sosyal izolasyonun yan etkilerini nasıl yok edebiliri?

Tavsiye ettiğimiz stratejilerin başında düzenli telefon görüşmeleri geliyor. Mümkün olduğunca görüntülü görüşmeler yapmaya çalışabilirsiniz.   

  1. COVID-19 a yakalanmamak için yapabilecek şeyler var mı?

Düzenli el yıkama, sosyal izolasyon, kalabalıklardan kaçınma ve evde kalma. Evinizde ziyaretçileri sınırlama hatta dışarıdan hiç kimseyi kabul etmeme önem taşımaktadır. Ayrıca hastanızın uyku düzeninin ve beslenmesinin iyi olmasına da dikkat edin.

  1. Sosyal izolasyonun yarattığı kaygıyı gidermek için tavsiyeleriniz nedir?

Sosyal izolasyonu sağladığınız zaman hastanızın herkese ve herşeye uzak hissetmesi mümkündür. Onlara değer verdiğinizi ifade etmek için, sevdikleri ile sık sık sesli/görüntülü iletişim kurun. Sosyal etkileşim genellikle bu hasta grubunu   sakinleştirir.

  1. Diş tedavileri yaptırılmalı mı?

Acil olmayan diş tedavileri mümkünse ertelenmelidir.

Türkiye Alzheimer Derneği

Alzheimer ve Demans hastaları için COVID-19 Önerileri

  1. Sık sık ellerinizi 20 saniye boyunca yıkayın;
  2. Sosyal mesafe: evde kalın, ziyaretçilerinizi kısıtlayın;
    3.Alzheimer ve demans hastalarının yüksek risk grubunda olduğunu unutmayın;
    4. Kapalı yer kaygılarını azaltmaya çalışın. Hastanızın sevdiklerini sık sık arayın, ev egzersizleri ve oyunları ile keyifli vakit geçirmesine çalışın;
    5. Acil olmayan doktor ve diş hekimi randevularınızı erteleyin. Gerekliyse telefonla bilgi almaya çalışın;
  3. Hastanızın ilaçlarının eksik olmadığından emin olun;
    7.Eğer bakımevinde kalan bir yakınınızı eve almayı düşünüyorsanız önce sağlık ekibine danışın;
    8. Hastanızın seyahat etmesinden kaçının;
    9. Eğer doktorunuz öneriyorsa hastanızın zatürre ve grip aşılarını yaptırın;
  4. Eğer varsa hastanızla ilgili sorunları vakit geçirmeden doktorunuzla konuşun.
05Eyl

SOKAĞA ÇIKMA KISITLAMASI BULUNAN / EVDE YAŞAYAN 65 YAŞ ÜZERİ YAŞLILARIMIZA YÖNELİK

ENGELLİ VE YAŞLI HİZMETLERİ GENEL
MÜDÜRLÜĞÜ

SOKAĞA ÇIKMA KISITLAMASI BULUNAN /
EVDE YAŞAYAN
65 YAŞ ÜZERİ YAŞLILARIMIZA YÖNELİK

KORONAVİRÜS (COVİD-19)
BİLGİLENDİRME REHBERİ
NİSAN 2020

GİRİŞ
Bu rehber Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel
Müdürlüğü tarafından, devam eden yeni koronavirüs (COVID-19) pandemisi sırasında sokağa
çıkma kısıtlaması bulunan ve evlerinde yaşayan 65 yaş üzeri yaşlılarımızı korumak ve ihtiyaç
duydukları hizmetleri güven içinde ve kolaylıkla almalarını sağlamak amacıyla, konuyla ilgili
olarak yapılabilecek iş ve işlemlerle, sunulan hizmetler ve alınan önlemler hakkında
yaşlılarımızı ve yakınlarını bilgilendirmek amacıyla hazırlanmıştır.
COVID-19’un ülkemizde yayılmasının önlenmesi için başta Sağlık Bakanlığı olmak üzere bütün
kurumlarımıza ve birey olarak her birimize ayrı ayrı görevler düşmektedir. Alınması gerekli
önlemler konusunda COVİD-19’un hayati olarak etkilediği grupların başında gelen
yaşlılarımızın kendilerinin alacağı önlemler ve tedbirlere uymaları da COVİD-19’la mücadele
konusunda önemli noktalardan birisini oluşturmaktadır.
Virüsün yayıldığı ülkelerde en büyük kayıplar özellikle yaşlılarda görülmektedir. Virüsün
yayılmasını önlemek ve kayıpların önüne geçebilmek amacıyla, başta yaşlılarımız ve yakınları
olmak üzere vatandaşlarımızın gerek kendilerinin göstereceği çaba gerekse alınan tedbirlere
göstereceği duyarlılık konuyla ilgili tedbirlerin ve çalışmaların başarıya ulaşmasında belirleyici
olacaktır.
3
SOKAĞA ÇIKMA KISITLAMASI BULUNAN / EVDE YAŞAYAN
65 YAŞ ÜZERİ YAŞLILARIMIZA YÖNELİK
KORONAVİRÜS (COVİD-19)
BİLGİLENDİRME REHBERİ
COVİD-19’A İLİŞKİN GENEL DURUM
2019 yılının Aralık ayında, Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkan enfeksiyona neden olan virüs hızla yayılım
göstermeye başlamıştır. Böylece konuyla ilgili çalışmalar gerek Çin yönetimi gerekse Dünya Sağlık Örgütü
ve diğer ülkelerin gündemine taşınmıştır.
Sürece ilişkin çalışmalarla virüsün adı yeni tip koronavirüs (COVİD-19) olarak isimlendirilmiştir. COVİD-19
yayılım sürecinde artış göstererek sırasıyla epidemi, salgın ve pandemi olarak tanımlanmıştır.
Epidemi, belli bir bölgedeki nüfusta, aynı hastalığın neden olduğu vakaların normalde beklenenin üzerinde
bir hızla artış göstermesidir.
Salgın, epidemiyle aynı anlamı taşımakla birlikte daha kısıtlı bir coğrafi bölgede görülen vakaları belirtir.
Pandemi ise epideminin birden çok ülke ya da kıtaya yayıldığı, çok geniş alanda fazla sayıda insanın
etkilendiği durumlarda kullanılan bir terimdir. Dünya Sağlık Örgütü’ne göre bir salgın hastalığın pandemi
olarak nitelendirebilmesi için üç koşul gerekmektedir.
1. Toplumun daha önce maruz kalmadığı bir hastalığın ortaya çıkışı
2. Hastalığa sebep olan etmenin insanlara bulaşması ve tehlikeli bir hastalığa yol açması
3. Hastalık etmeninin insanlar arasında kolayca ve devamlı olarak yayılması
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), 12 Mart 2020 itibarıyla koronavirüsü pandemi ilan etmiştir.
Koronavirüs (COVİD-19) Pandemisi sürecinde hastalığın kontrol altına alınması amacıyla alınan ve
hayatımızı çeşitli açılardan kısıtlayan tedbirlere ilişkin terimler ve bu terimlerin kısaca anlamları şöyledir:

Karantina, bulaşıcı bir hastalık etkeni aldığı düşünülen şüpheli durumdaki insanın belirli bir süre (genellikle
en uzun kuluçka süresi) ötekilerden ayırma işlemidir.
Evde Karantina, temaslıların evden dışarı çıkmadan, ev içerisinde de diğer sağlam kişilerle temas kurmadan
yaşamasıdır. Ayrı bir oda, ayrı tuvalet banyo vb. gerekir. Kap kaşık vb. ortak kullanılmaz. “Bireysel karantina”
olarak da adlandırılabilir.
Kitlesel Karantina, belirli bir bölgeye giriş ve çıkışların durdurulmasıdır. Çin’de uygulanan karantina türü
örnek olarak verilebilir. Amaç büyük kitlelerin hareketlerini kısıtlayarak hastalığın bulaşmasını önlemektir.
İzolasyon, hasta olduğu bilinen kişilerin ötekinden ayrılmasıdır. Bu kişilerle ilişkiler özel koruyucu önlemler
alındıktan sonra kurulabilir.
Sosyal mesafe veya sosyal alan, kişisel alan ile kamusal alan arasında kalan, bir kişinin kendisinden 120 ile
200 santimetre arasında değişen uzaklıktır. Bulaşıcı hastalıkların yayılmasını durdurmaya veya yavaşlatmaya
yönelik bir dizi ilaç dışı enfeksiyon kontrol eylemidir. Sosyal mesafenin amacı hastalık taşıyan kişiler, hastalık
bulaşma, hastalık ve nihayetinde ölüm oranını en aza indirmek için enfeksiyon taşıyan kişiler ile enfekte
olmayan kişiler arasındaki temas olasılığını azaltmaktır. Sosyal mesafe, enfeksiyonun damlacık temasıyla
(öksürme, tükürme veya hapşırma) bulaştığı durumlarda çok etkilidir
COVİD-19 yayılımını sürdürmekte olup virüsün ilk olarak ortaya çıktığı 2019 yılı Aralık ayından içinde
bulunduğumuz 2020 yılı Nisan ayına kadar geçen süreç içerisinde dünya genelindeki toplam vaka sayısı 2,5
milyonu, virüsten kaynaklanan ölüm sayısı ise 170 bini geçmiştir.
Ülkemizde ise COVİD-19 toplam vaka sayısı 90 bini, virüsten kaynaklanan ölüm sayısı ise 2 bini bulmuştur.
Ülkemizde alınan önlemler ve yapılan çalışmalarla virüsün seyrinin birçok ülkeye göre daha olumlu seyrettiği
gözlenmiştir.

TÜRKİYE’DE COVİD-19 ÇALIŞMALARI
Çin’den başlayarak kısa bir süre içerisinde dünyanın hemen her ülkesinden birçok insanı etkileyen Corona
Virüs (COVID-19) bulaşma yolu çok hızlı ve kontrolü zor olan bir virüstür. Dünya Sağlık Örgütü tarafından
COVID-19’un “pandemi” olarak ilan edilmesiyle birlikte ülkeler pandeminin etkilerini en aza indirebilmek
için yoğun çaba içerisine girmişlerdir.
COVİD-19 bu çerçevede tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de ana gündem konusu haline gelmiş olup
konuyla ilgili çalışmalar artarak devam etmektedir. Ülkemiz, virüsün dünya kamuoyuna duyurulduğu 31
Aralık 2019’dan itibaren Sağlık Bakanlığının koordinasyonunda bilimsel ölçütlerle koruyucu ve önleyici
önlemleri almaya başlamıştır. Ülkemizde ilk COVİD-19 vakasının görüldüğü 10 Mart 2020 tarihinden itibaren
ise konuyla ilgili ülke çapında önemli düzenlemeler yapılmaya başlanmıştır.
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı tarafından da COVİD-19 sürecinde pek çok önlem alınmış ve
sürece yönelik çalışma başlatılmıştır. Genel Müdürlüğümüz tarafından da süreç yakından takip edilerek
özellikle kurum bakımında bulunan yaşlılarımıza yönelik önlemler hayata geçirilmiştir.
Ülkemizde COVID-19 hakkında yaşlılarımızı doğrudan veya dolaylı olarak kapsayan, vatandaşlarımıza
yönelik kamu ve özel pek çok kurum tarafından bilgilendirme ve farkındalık çalışması ile hizmet sunumu
geliştirilmektedir. Bu çalışmaların yaşlılarımız ve yakınları tarafından bilinmesi hizmetlerin etkin kullanımı
açısından önem taşımaktadır.

TÜRKİYE’DE YAŞLILARA YÖNELİK COVİD-19 ÇALIŞMALARI
Ülkemizde yaşlılarımıza yönelik COVİD-19 önlemleri arasında en önemli düzenlemelerden birisi İçişleri
Bakanlığı 21 Mart 2020 tarihli Genelgesiyle, 21 Mart 2020 saat 24.00’den sonra 65 yaş ve üzeri
vatandaşlarımızın COVİD-19’dan korunmaları amacıyla ikametlerinden dışarı çıkmalarının, açık alanlarda,
parklarda dolaşmalarının ve toplu ulaşım araçları ile seyahat etmelerinin sınırlandırılarak sokağa çıkmalarının
yasaklanması olmuştur.
Ancak yasak kapsamına giren yaşlılarımız bazı hallerde izin alarak evden çıkabilmekte ve seyahat
edebilmektedir. İhtiyaç olması halinde özellikle tek başına yaşayan ve ihtiyaçlarını karşılayacak yakını
bulunmayan 65 yaş ve üstü vatandaşlarımızın mağdur olmamalar ve temel ihtiyaçlarını karşılamak için
vali/kaymakamların başkanlığında 65 yaş üstü Vefa Sosyal Destek Grubu oluşturulmuştur.
İllerde valiler, ilçelerde kaymakamlar tarafından 65 yaş ve üzeri vatandaşlarımızın sağlık başta olmak
üzere tüm temel ihtiyaçlarının karşılanması için gerekli tedbirler alınmıştır. İkametlerinden ayrılmalarına
kısıtlama/yasaklama getirilen vatandaşlarımız 112, 155, 156 numaraları üzerinden ihtiyaçlarını
bildirebileceklerdir.
Sosyal Yardım (ekonomik destek) ihtiyacı olan yaşlılarımızın da müracaatları Bakanlığımıza ait 144 nolu
telefona bildirilmesi halinde talepleri değerlendirilmektedir.
Coronavirüs Kapsamında Yaşlılarımızı da Doğrudan İlgilendiren Diğer Düzenlemeler ve Destekler

 

  • 65 yaşın üzerinde ve kronik rahatsızlığı nedeniyle sokağa çıkamayacak olan vergi mükellefi
    vatandaşlarımızın beyanname ve ödemeleri yasağın sonuna kadar ertelenmiştir.
  •  Kamu bankaları emeklilerin maaş ödemelerini isterlerse evlerinde yapacak.
  •  En düşük emekli maaşı 1.000 TL’den 1.500 TL’ye çıkarılmıştır.
  •  Mücbir sebep hali kapsamında değerlendirilecek sektörler arasında yaşlı bakım kuruluşları da yer alarak hizmete devam etmektedir.
  •  Bakım merkezlerinde bakım hizmeti sunulabilmesi için gelir ölçütü şartı üç ay süreyle aranmayacak, Cumhurbaşkanı bu süreyi bir yıla kadar uzatabilecektir. Böylece COVİD-19
    sürecinde ihtiyaç duyan yaşlılarımızın ücret durumuna bakılmaksızın ücretsiz olarak kurum bakımına alınabilmesi sağlanmıştır.

TÜRKİYE’DE GENEL OLARAK YAŞLILARA YÖNELİK HİZMETLERE ERİŞİM
Ülkemizde yaşlıların yararlanabileceği hizmetlere yönelik Yaşlılar İçin Bilgilendirme Rehberi, Genel
Müdürlüğümüz tarafından hazırlanarak web sayfamızda yayınlanmıştır. COVİD-19 sürecinde yaşlılarımız
kendileriyle ilgili olarak gerek bilgilendirme rehberinde de yer alan mevcut hizmetlere gerekse COVİD-19
sürecine özel hizmetlere hizmet sunucusu kurumların elektronik adreslerinden, iletişim numaralarından ve edevlet uygulamalarından evlerinden müracaat ederek ulaşabilirler:

  •  Yaşlılar İçin Bilgilendirme Rehberi: https://www.ailevecalisma.gov.tr/eyhgm/yayin-kaynak/
  •  E devlet kapısı: https://giris.turkiye.gov.tr/Giris/
  •  Kurumların web sayfaları, e-posta adresleri
  •  COVİD-19 sürecinde sokağa çıkma kısıtlaması bulunan yaşlıların hizmet almak için müracaat edebileceği telefon numaraları: Alo 112, 155, 156
  •  COVİD-19 hakkında bilgi almak veya soğuk algınlığı ile COVİD-19 belirtileri gösteriyorsanız: Alo
    184 Koronavirüs Danışma Hattını arayabilirsiniz.

Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Çağrı Merkezlerinden Alo 183 Sosyal Destek Hattı
aracılığı ile yaşlılara yönelik hizmetlere ilişkin çağrılar değerlendirilerek rehberlik ve danışmanlık
hizmeti sunulmaktadır. Ayrıca İhmal, istismar ve şiddet vakaları veya töre ve namus cinayetlerinin
önlenmesi için tedbir mahiyetindeki ihbarlar da alınmaktadır.

YAŞLILAR İÇİN BİLGİLENDİRME REHBERİ
Yaşlılar İçin Bilgilendirme Rehberi, Türkiye’de yaşlıların yararlanabileceği hizmetler konusunda yaşlılara ve
yakınlarına yönelik bilgilendirme ve yönlendirme yapılarak hizmetlere erişim konusunda kolaylık sağlanması
amacıyla hazırlanmıştır. Koronavirüs sürecinde yaşlılarımızın ve yakınlarının ihtiyaç duyabileceği hizmetlere
evlerinden ulaşabilmeleri kolaylık sağlayacağı düşünülen rehberde yer alan hizmetler genel hatlarıyla
şunlardır (https://www.ailevecalisma.gov.tr/eyhgm/yayin-kaynak/):Yaşlı Vatandaşlarımız İçin;
 Sosyal Yardımlar
 Sağlık Hizmetleri
 Evde Sağlık Hizmetleri
 Evde Bakım Hizmetleri
 Yaşlı Bakım Hizmetleri
 Eğitim (3.Yaş Üniversitesi)
 Erişilebilirlik
 Ulaşım Hizmetleri
 Çevre, Kültür, Sanat Etkinlikleri
 Yaşlılara Sağlanan Diğer İndirim ve Muafiyetler
 Haklar ve İhlaller
 Alo 183 Sosyal Destek
9
YAŞLILARDA COVİD-19 BELİRTİLERİ VE ETKİLERİ
COVİD-19 hastalığı hiçbir belirti göstermeden seyredebileceği gibi ateş, öksürük ve nefes darlığı gibi
belirtiler gösterebilen COVID-19 hastalığı;
 65 yaş ve üzeri,
 Kronik böbrek yetmezliği,
 Kalp – damar hastalığı,
 Şeker hastalığı,
 Astım, kronik akciğer hastalığı,
olan bireylerde daha şiddetli seyredebilir. Ateş, öksürük, nefes darlığı yanında şiddetli alt solunum yolu
enfeksiyonu ile akut solunum zorluğu problemi oluşturabilir. Şiddetli olgularda zatürre, ağır solunum
yetmezliği, böbrek yetmezliği ve ölüm gelişebilmesi muhtemeldir.
Belirtiler arasında ayrıca burun tıkanıklığı, boğaz ağrısı, ishal ve bulantı görülebilir. Virüsü olan bazı
kişiler şiddetli belirti göstermeyebilir. Bu noktada özellikle altta yatan başka sağlık durumları olan ya da
kronik hastalığı bulunan engelli ve yaşlı kişiler, hafif bir hastalığa sahip olsa da, virüse daha fazla yatkınlık
göstermekte ve genellikle çok daha ciddi hastalık ve sonuçlarla karşılaşmaktadırlar.
65 yaşından ileri yaştaki bireyler, enfeksiyon hastalıklarına karşı çocuklar/bebekler kadar duyarlıdır. Aynı
zamanda yaşlılarımızda hipertansiyon, astım, KOAH, diyabet hastalıkları da sık görülmektedir. Astım
veya KOAH teşhisi olan yaşlılarda enfeksiyon geçirilmesi ile hastalığında alevlenmeler görülebilir.
Hipertansiyon veya diyabet tedavisi alan yaşlı bireylerde enfeksiyonla birlikte kan basıncında veya kan
şekerinde ani yükselmeler gözlemlenir. Böbrek hastalığı olan yaşlılarda hastalık seyri kötüleşebilir.
Koronavirüs, hasta bireylerin öksürmeleri aksırmaları ile ortama saçılan damlacıkların solunması ile bulaşır.
Hastaların solunum parçacıkları ile kirlenmiş yüzeylere dokunulduktan sonra ellerin yıkanmadan yüz, göz,
burun veya ağıza götürülmesi ile de virüs alınabilir.
10
YAŞLILARIMIZIN COVID-19’DAN KORUNMASI VE
EVDE KENDİLERİNİ DAHA İYİ HİSSETMESİ İÇİN ÖNERİLER:
COVİD-19 pandemisini kontrol altına almanın en etkili yöntemlerinden birisi izolasyon, karantina, sokağa
çıkma yasağı gibi kısıtlamalardır. Sokağa çıkma yasağı ve evde kalmanın zorunlu olduğu hallerde, bireyler
gündelik hayatla ilişkili ve psiko-sosyal yönden sorunlar yaşayabilirler. Bir yandan COVİD-19’dan
korunurken, bir yandan da psiko-sosyal sağlığımızı korumak için, öncelikle COVİD-19’un bulaşma yollarına
ilişkin önlemler almak, ardından da temel ve zorunlu ihtiyaçların karşılanarak güvenlik ve yardım ihtiyacının
sağlanması gerekir.
COVİD-19 virüsünden korunmak için alınan önlemlere ve bu çerçevede ülkemizde 65 yaş üzerindeki bireylere
uygulanan sokağa çıkma yasağına mutlaka uyun. Bu yasağın sizi engellemek için değil korumak için
getirildiğini unutmayın.
COVID-19 şüphesi uyandıran semptomlarının tespit edilmesi veya hastalık durumunda yapılması
gerekenler;
 Öksürük, ateş, nefes almada zorluk gibi belirtileriniz varsa, cerrahi maske takarak sağlık kuruluşlarıyla
(112) derhal irtibata geçin ve en yakın sağlık kuruluşuna başvurun.
 Soğuk algınlığı belirtileri gösteriyorsanız Alo 184 hattını arayarak durumunuzu anlatın. Sağlık
personeli, size yapmanız gerekenleri anlatacak, sizi ilgili birimlere yönlendirerek gereken tedbirlerin
alınmasını sağlayacaktır.
 Evde maskeyi hasta olan kişiler diğer kişilere bulaştırmamak için takmalıdır. Şayet koronavirüs
hastalığınız yok ise evde maske takmanıza da gerek yok. Bununla birlikte dışarı ile temasınız
olması durumunda muhakkak maske takmalısınız.
 Son 2 hafta içerisinde salgının görüldüğü ülkelerden birinden geldiyseniz, cerrahi maske takarak en
yakın sağlık kuruluşuna başvurun.
 Ateş, öksürük şikâyeti ve solunum sıkıntısı varsa derhal tıbbi cerrahi maske takılmalı ve diğer
kişilerden izole edilmelidir.
11
 Kimler Kendini İzole etmeli?
COVİD-19 virüsü belirtileri gösteren herkesin kendini izole etmesi gerekiyor. Bu belirtiler 37.8’in
üzerinde ateş, öksürük ve solunum güçlüğü olarak tarif edilmektedir. Aynı zamanda bu belirtileri
gösteren kişiyle aynı evi paylaşan herkesin de kendisini izole etmesi gerekir. Yalnız yaşıyorsanız,
belirtilerin ortaya çıkışından itibaren 7 gün evde kalmalısınız. Eğer siz veya birlikte yaşadığınız bir
kişi bu belirtileri gösterirse, bütün hanenin 14 gün kendilerini izole ederek, belirtilerin gelişip
gelişmediğini gözlemesi gerekir. Bu süre içinde evdekilerden biri daha hastalık belirtileri göstermeye
başlarsa o zaman 7 gün daha izole olmaları gerekir. Daha sonra hastalanan her bir kişi için izolasyon
süresi 7 gün daha uzatılır. Hastalık belirtilerini gösteren kişilerin iyi havalandırılmış bir odada kalıp
evdeki diğer kişilerden uzak durmaları gerekir.
 Oda dışına çıkarılmamalı, ortak malzeme kullanımına izin verilmemeli, banyo ve tuvaleti mümkünse
ayrılmalıdır.
 Aile üyeleri içerisinde hasta olan kişiler var ise mutlaka maske kullanmalıdır. Hasta kişi için
ayrılmış tabak, bardak, çarşaf, nevresim kullanılmalıdır.
 Muayene, tetkik ve bakımları sırasında ortamda gereken en az sayıda kişi bulunmalıdır.
 COVİD-19 sürecinde hastane ortamları virüsün bulaşması açısından riskli olabileceğinden çok
gerekli olmadığı müddetçe hastane ortamına girilmemelidir. Ancak COVİD-19 belirtilerinde,
hayati önemdeki rahatsızlıklarınızda ve doktorunuzun önerdiği durumlarda hastaneye gitmekten
çekinmeyin ve hastaneye yatış sürecinde doktorlarınızın vereceği karara uyunuz.
COVID-19 şüphesi uyandıran semptomları tespit edilen kişilerin sağlık kuruluşlarına sevki sonrasında
evde yapılması gerekenler;
 Kişinin kullanmış olduğu bulaşıcılık riski taşıyan tüm dokuma ürünleri (kıyafetler, yatak çarşafları,
yatak örtüleri, yastık kılıfları, yatak perdeleri, kullanılan yer bezleri vb.), diğer tüm çamaşırlardan
ayrılmalı, mümkünse ayrı bir çamaşır makinesinde ve klor içeren dezenfektanlarla 90 derecede en az
30 dakika yıkanarak dezenfekte edilmelidir.
12
 Vakanın ortaya çıkmasından sonra aile ve evin tam karantinaya alınması gerekmektedir. Bu kapsamda,
sakinlerinin maske kullanımına özen gösterilmeli, bu kullanımlarda maske ve eldiven kullanma
kurallarına dikkat edilmelidir.
 Odalar düzenli olarak havalandırılmalıdır.
 Genel yüzey temizliğinde su ve deterjanla standart temizlik yapılması yeterlidir.
 Ortak alanlar, lavabo, tuvalet, banyo, merdiven korkulukları, musluklar ve yemek yenen alanlarda
hijyen şartlarına azami dikkat gösterilmelidir. Özellikle sık temas edilen yüzeyler sık aralıklarla
dezenfekte edilmelidir.
COVİD-19’dan korunmak için yapılması gerekenler:
 Öksürme veya hapşırma sırasında ağız ve burun tek kullanımlık mendille kapatılmalı, mendil
yoksa dirseğin iç kısmı kullanılmalıdır.
 Tokalaşma ve sarılmadan kaçınılmalıdır.
 Olabildiğince kalabalık ortamlardan uzak durulmalıdır.
 Bu dönemde eve misafir veya ziyaretçi kabul edilmemelidir. Yüz yüze görüşmek yerine, telefon
ve internet gibi alternatif iletişim yollarına yönelin.
 Kirli ellerle ağız, burun ve gözlere dokunulmamalıdır.
 El hijyenine önem verilmelidir. Eller evdeyken sık sık ve her dışarı çıkıp eve döndüğünüzde
muhakkak en az 20 saniye boyunca sabun ve suyla ovalanarak yıkanmalı, sabun ve suyun
olmadığı durumlarda alkol içerikli el dezenfektanı ya da 70 derece veya üzerinde bir kolonya
kullanılmalıdır.
13
 Sigara, alkol ve diğer tütün mamullerini tüketmeyin. Sigara veya nargile dumanına maruz
kalacağınız yerlerde bulunmayın. Astım, KOAH gibi hastalıklarınız varsa bu duruma özellikle
dikkat edin.
 Ev içerisinde sıklıkla kullanılan ve dokunulan yerler (mutfak tezgahı, tuvalet, banyo ve
lavabolar, cam/pencere önü, kapı kulpları vb.) günlük olarak temizlenip, dezenfekte
edilmelidir. Hijyen ve temizlik konusunda yeterli olmadığınızı düşünüyorsanız
yakınlarınızdan veya ilgili kurumlardan yardım isteyiniz. Bu aşamalarla birlikte ev
içerisinde sosyal mesafe korunmalıdır.
 Hasta olunmasa dahi ev içinde bazı eşyalar kişiye özel kullanılmalıdır. Havlular, diş
fırçaları, nevresimler bu süreçte herkes için ayrı kullanım olacak şekilde düzenlenmelidir.
 Kapalı alanlar/mekanlar sık sık havalandırılmalıdır.
 Tuzlu su burun tıkanıklıklarını açmak için faydalı olabilir. Ama evde hazırlanan tuzlu sular
ile fazla tuz nedeniyle ağız ve burundaki sağlığımız için faydalı bakteriler de zarar görebilir
ve sonuçta tuzlu suyla gargara faydaya değil tam tersi zarara sebep olabilir. Çamaşır suyu
ile gargara ise kesinlikle zararlıdır.
COVİD-19 Kapsamında Rapor, İlaç ve Tedavi Ödemeleri:
 09.04.2020 tarihinde Resmî Gazete’de yayınlanan Sağlık Uygulama Tebliğinde (SUT)
Değişiklik Yapılmasına Dair Tebliğ kapsamında, Sağlık Bakanlığı tarafından pandemi
süresince hastanelerce temin edileceği bildirilen ve COVID-19 tedavisinde kullanılan ilaçlar
SGK’nın ödeme listesine alınmıştır.
 Raporsuz ilaçların reçeteleri aile hekimlerine telefon ile yazdırılıp şifresi alındıktan sonra
eczanelerden alınabilmektedir.
 Raporlu ilaçlar için reçete zorunluluğu kaldırılmıştır.
14
 Hastaneler ve aile sağlığı merkezleri bu dönemlerde virüsün bulaşması açısından riskli
alanlardır. Hasta olmasanız bile hastanede hastalık kapma olasılığınız olduğu için ilaç
teminini tanıdığınız eczanelerden telefonla yapabilirsiniz. Düzenli kullandığınız ilaçlarınız
var ise belli bir süre dışarı çıkmanıza gerek kalmayacak şekilde evde bulundurabilirsiniz.
 Hekiminiz tarafından başka türlü önerilmediği müddetçe kullanmakta olduğunuz tansiyon
ve şeker ilaçlarınıza devam etmeniz uygundur, kesmeniz size zarar verebilir. Her hastanın
tedavisi kendisine özgüdür ve kararı hastalıklarınızı tüm yönleriyle bilen hekim vermelidir.
 İlaçlarınızı almayı ihmal etmeyin, ilaç almakta veya ilaca ulaşmakta güçlük yaşıyorsanız
doktorunuza veya eczacınıza telefonla ulaşın.
Dışarıdan eve girecek olanlarla ilgili yapılması gerekenler:
 Mümkün olduğunca evde kalın, dışarıdaki işlerinizi ve alışverişinizi mümkünse
güvendiğiniz çevrenize yaptırın. Dışarı çıkamadığınız durumlar için size yardımcı
olabilecek yakınlarınızı telefonla arayın alışveriş, para çekme, fatura yatırma, yemek
hazırlama, ilaç temini konularında yardım isteyin. İhtiyaçlarınıza yönelik alışverişinizi
dışarı çıkmadan eve getirtmek için aileniz, yakınlarınız ya da komşularınızdan destek
isteyin.
 Size yardım edebilecek durumda olan komşu, arkadaş ve akrabalarınızdan yardım
istemeye çekinmeyin. Unutmayın, olağanüstü bir durum içinde yaşıyoruz, çekingen
olmayın!
 Yardım edenlerle temasınızı kısa süreli tutun, kapıda iletişimle yetinin, ilaç ve gıda
maddeleri gibi nesneleri teslim aldıktan sonra ellerinizi yıkamanız gerektiğini her
seferinde hatırlayın.
 65 yaş ve üstü vatandaşlarımız için sokağa çıkmadan temel ihtiyaçlarının karşılanması
amacıyla, il ve ilçelerde Vefa Sosyal Destek Grupları kurulmuştur. Telefonla 112, 155 ve
156’yı aradığınızda istekleriniz bu gruplar tarafından karşılanacaktır. Telefon
15
kullanamıyorsanız mahallenizdeki polis karakolu ya da muhtarlığa bu durumu
bildirebilirsiniz.
 Dışarıdan gelen alışveriş poşetlerinin yüzeyinde virüs bulunabilir bu nedenle
dışarıdan gelen maddeler en az 2-3 saat dış bir ortamda, balkon vb. bir yerde
tutulduktan sonra kullanılmalıdır.
 Ailelerde özellikle dışarı ile temas edenler var ise yaşlılarımız için oluşan riski en aza
indirmek için ev içinde bir plan oluşturulabilir. Dışarıdan gelen kişiler ayakkabılarını
dışarıda çıkarmalı ve mümkünse girişe en yakın odayı kirli odası olarak belirleyerek dışarıda
giydiği tüm kıyafetleri burada çıkartıp dezenfeksiyonunu yapmalıdır. Kirli odası her gün
düzenli havalandırılmalıdır. Çanta, mont gibi dışarıda kullanılan eşyalar bu odadan
çıkarılmamalı, evden çıkmak gerektiğinde yine bu odada giyinilerek dışarı çıkılmalıdır.
 Çıkarılan kıyafetleri 50-60 derecede uzun programda mümkünse kurutmalı yıkayınız.
 Yürüteç vb. eşyalar ise içeri alınmadan önce ‘1 birim çamaşır suyu + 99 birim su’ karışımı
yapılarak iyice temizlenmelidir. Temizlikten sonra ve her dışardan gelişte eller
yıkanmalıdır. Yüzük, kolye, küpe, aksesuar vs. kullanmayınız.
Gıda ve Beslenme Önerileri
 Bağışıklık sistemini güçlendirmek için dengeli ve sağlıklı beslenilmelidir.
 Mutlaka sofra kurun ve sağlıklı yiyecekler tüketin.
 Her zamanki diyetinize uyun, tansiyon, şeker vb. diyetler ilgili kontrolünüzü ihmal etmeyin.
 Gıdalar tüketilmeden önce iyice yıkanmalıdır.
 Günde 3 ana ve 3 ara öğün yemek en ideal beslenme yöntemidir.
 Protein içeren besinler (süt, süt ürünleri, et, yumurta, kuru baklagiller, yağlı tohumlar), taze
sebze ve meyveler, ekmek ve tahıl grubundan besinler dengeli tüketilmelidir.
16
 Günlük 1,5-2 litre sıvı tüketimine özen gösterilmelidir. Tüketilen sıvılar su olabileceği gibi,
su içeren ayran, limonata gibi farklı içecekler de olabilir.
Egzersiz ve hareketlilikle ilgili öneriler:
Hareketsiz kalmak kas miktarı ve kas kuvvetimizi azaltabilir ve bizleri olumsuz etkileyebilir. Bu nedenle
dışarı çıkma kısıtlığı bulunan süreçte ev içinde rahatlıkla uygulayabileceğimiz ve kendimizi zinde
hissetmemizi sağlayacak basit egzersizleri düzenli olarak uygulamamız çok faydalı olur. Egzersizler
kaygı ve endişe ile baş etmede de yardımcı olur. Bu doğrultuda evde günlük olarak yapılabilecek
aktiviteleri de içeren yaşam planı hazırlanıp uygulanabilir. Hem fiziksel hem de ruhsal sağlık açısından
COVİD-19 sürecinde evde yapabileceğimiz en iyi aktivite egzersiz yapmaktır. Düzenli egzersizin
bedensel sağlığımıza olumlu katkıları yanında bağışıklık sistemini güçlendirme, psikolojik duruma
katkısı ve uyku kalitesini düzeltme gibi birçok olumlu etkileri vardır. Bu nedenle ev içinde hareketliliği
koruyarak aşağıdaki öneriler doğrultusunda egzersizler yapılabilir.
 Öncelikle kalp hastalığı, yüksek tansiyon, şeker vb. herhangi bir sistemik hastalığı
olanların egzersiz programına başlamadan önce mutlaka doktora danışmaları
gerekir.
 Özellikle çok ileri yaştaki bireyler için bazı egzersizler zararlı olabilir, bu nedenle
yaş, sağlık ve fiziksel durumunuzu göz önünde bulundurarak sağlık personelinin
önerileri doğrultusunda hareket edin.
 Egzersizlerin mümkünse evdeki diğer bireylerle beraber yapılması daha eğlenceli ve güvenli
olacaktır. Egzersizin devam ettirilmesi ve yaşamın bir parçası haline gelmesi sağlanmalıdır.
 Egzersiz yapılan ortamın ısısı, havalandırılması ve aydınlatılmasına dikkat edilmelidir.
 Egzersiz sırasında aşırı terlemenize neden olmayacak, hareketinizi kısıtlamayacak,
mevsime uygun, rahat giysiler ve ayak tabanını/bileğini destekleyen uygun hafif kaymayan
ayakkabılar kullanılmalıdır.
17
 Egzersiz yaparken emniyete ve yaralanma riski bulunmamasına dikkat edilmeli, zevkli ve
kolay uygulanabilir egzersizler seçilmelidir.
 Egzersizden önce yeterince sıvı alınmalıdır. Susadıkça su içmek yerine, aralıklı olarak su
içilmesi daha uygundur.
 Egzersize başlamadan önce ısınma, egzersizden sonra da aktif soğuma yapılmalıdır.
 Egzersiz sırasında ağrı duyulduğunda, bulantı, baş dönmesi, halsizlik, titreme
hissedildiğinde, yüz soluklaştığında egzersiz hemen kesilmelidir.
 Egzersiz yapmasında engel bulunmayan yaşlılar hafif düzeyde fiziksel aktiviteler yapabilir.
Ayrıca uzun süredir hareketsiz bir yaşam sürüyorsanız, kendinizi güçsüz hissediyorsanız da
egzersiz yapmaya yavaş yavaş başlamalısınız. Örneğin günde 5 dakika yürüyüş yapmaya
başlayıp her hafta süre 5’er dakika daha arttırılabilir. Yürüme egzersizi odada, koridorda,
balkonda veya bahçede gerçekleştirilebilir. Ev içinde bulunması hâlinde yürüme/koşu
bandı, kondisyon bisikleti vb. spor aletlerinden yararlanılabilir.
 Daha önce sağlık personelinin önerdiği ve yaptığınız hareketler varsa onları yapmaya devam
edebilirsiniz.
 Solunum egzersizlerinin rutin şekilde yapılması hem akciğer kapasitesinin artmasına hem
de solunum potansiyelinin geliştirilmesine katkı sağlayacaktır. Ayrıca COVID-19 sürecinde
da nefes darlığını azaltır, yaşam kalitesini arttırır, kaygı ve depresyonu engellemede
yardımcı olur. Bunun için burundan derin nefes alın nefesi birkaç saniye tutup dudakları
büzerek iki katı sürede yavaş yavaş ağızdan üfleyerek verin. Günde birkaç defa kendinizi
zorlamayacak şekilde tekrarlayabilirsiniz.
 Egzersiz yaparken nefesinizi tutmayın, rahat ve düzenli nefes almaya devam edin.
 Dans etmeyi seviyorsanız müzik eşliğinde 10-15 dakika dans etmek, hem hareketlilik sağlar
hem de ruhsal durumunuzun düzelmesine de katkıda bulunur.
 Düşmeler yaşlılarda sık görülen ciddi sonuçları olabilen problemlerden biri olup
hareketliliği de kısıtlayan çok önemli bir engeldir. Düşmeler yaşlanmaya bağlı sorunlara
18
veya uygunsuz çevre koşullarına bağlı olarak gelişebilir. Düşmelerin önüne geçmek için
yaşlı kişinin yaşadığı yeri daha güvenli hale getirmek gerekir. Banyodan merdivene, yerdeki
halıdan, aydınlatma sistemine kadar yaşama mekânının her yanında yapılacak değişiklikler
düşme ve onun getireceği sıkıntıları önlemek için alınabilecek en önemli tedbirlerdir.
 Yaşlılar ve birlikte yaşadığı bireylerin düşmeye neden olabilecek risk faktörlerine ilişkin
farkındalığının sağlanması amacıyla güvenlik listeleri hazırlanabilir. Güvenlik listesi evin
bir köşesine asılarak yaşlının ve çevresindekilerin bu konuda bilinçlendirilmesi ve belli
aralıklarla gözden geçirilmesi sağlanmalıdır. Böylece birçok kaza nedeninin önceden
belirlenmesi ve giderilmesine yardımcı olunabilir.
Covid -19 Salgınına Yönelik Demans (Alzheimer vb.) Hastaları ve Yakınları İçin Öneriler
(Bu başlık altındaki bilgiler Türkiye Psikiyatri Derneği Yaşlılık Psikiyatrisi Bilimsel Çalışma Birimi
tarafından hazırlanmıştır)
Demans (Alzheimer vb.) hastası olan bir yakınınız varsa, koronavirüs salgını hastanın bakımı ve korunması
ile ilgili sizde endişe yaratmış olabilir. Muhakeme etme güçlükleri, sorunları anlamadaki zorluklar demans
hastalarında temizlikle ilgili davranışları zorlaştırabilir, kısıtlamalara uymakta güçlük yaşarlar; bu durum
koronavirüs hastalığı (COVİD-19) için artmış bir risk oluşturabilir. Bunun yanı sıra her türden ek hastalık ve
özellikle enfeksiyonlar, hastanın zihinsel işlevlerinde kötülemeye de sebep olmaktadır.
Hastanızı enfeksiyondan korumak için alabileceğiniz önlemler aşağıda sıralanmıştır;
 Demans hastalarında artan kafa karışıklığı (konfüzyon) herhangi bir hastalığın ilk belirtisi olabilir.
Demans hastasında kafa karışıklığının hızla arttığı görülüyorsa hastayı takip eden hekime
danışılmalıdır.
 Demans hastaları günlük hijyen uygulamaları için fazladan hatırlatmalara ve desteğe ihtiyaç
duyabilirler. Bu konuda işe yarayabilecek birkaç öneri;
 Demansı olan bireylere 20 saniye boyunca ellerini yıkamasını hatırlatmak için banyo başta
olmak üzere evin çeşitli yerlerine işaretler koyabilirsiniz. Yeterli süre el yıkamasını sağlamak
için el yıkarken beraberce sevdiği bir şarkıyı söyleyebilirsiniz.
 Hastanız ellerini yıkayamıyorsa, en az %70 alkol içeren el dezenfektanı veya kolonya ile elleri
silmek, hijyeni sağlamak için hızlı bir çözüm seçeneği olabilir.
19
 Sık temas ettikleri kapı kolu, musluk, kumanda gibi eşyaları gün içerisinde sık sık dezenfekte
edebilirsiniz.
 Kişinin günlük kullandığı ilaçların hepsine yeteri kadar sahip olduğundan ve ilaçları düzenli
kullandığından emin olun. Eczaneye gidiş sıklığını azaltmak için raporunuzla mümkün olduğunca çok
kutu ilaç alabilirsiniz.
 Hafıza ve kavrayıştaki azalma nedeniyle evde dolaşırken gerektiğinde maske takmak gibi koruma
önlemlerini hatırlamakta zorluk çekebilirler, COVİD-19’la ilgili riskleri algılamakta zorluk
çekebilirler, duydukları şeyler onları huzursuz edebilir ama yaşadıklarını anlamlandırmakta
zorlanabilirler; bu durumda uyku bozukluğu, huzursuzluk (ajitasyon) gibi belirtiler ortaya çıkabilir.
 Demans hastaları neden dışarı çıkamadıklarını, neden evde kalmak zorunda olduklarını anlamakta
güçlük çekebilirler. Dışarı çıkmak için ısrar edebilirler ya da gün içerisinde uyuma eğilimi artışıyla
gece uykuları bozulabilir. Bu durumda onları ikna etmek için uzun uzun uğraşmayın. Ev içerisinde
oyalanabileceği aktiviteler yaratın; örgü örme, çiçek bakımı, kitap okuma, müzik dinleme, sesli
kitaplar gibi.
 Bakım veren kişi COVİD-19’a yakalanırsa hastaya bakım verebilecek diğer kişiler ya da kurumlarla
ilgili alternatif bir plan yapın.
 Hastaya ve evdeki diğer kişilere, sizin herhangi bir hastalığa yakalanma durumunuzda arayabileceği
numaraları ve ne yapması gerektiğini detaylıca anlatan bir not yazıp kolay görebileceği bir yere
bırakın.
 Bilişsel becerilerinde henüz tam kayıp olmayan hastalar COVİD-19 ile ilgili kaygılı hissedebilirler.
Ailenin diğer üyelerinin virüsle ilgili kaygısını sezebilirler ya da aile üyelerinin hastalandığına şahit
olabilirler. Yakınlarının destekleyici yaklaşımı bu süreçte onlara iyi gelecektir. Hafif bilişsel bozulması
olan bireylerde gevşeme egzersizleri de kaygıyı azaltmada etkili olacaktır.
 Önlemlere rağmen, hastanızı evde tutmakta, sakinleştirmekte zorlanabilirsiniz. Bu durumda mutlaka
hekiminize ulaşın ve ek ilaçlarla sakinleştirme için yardım isteyin. Tek başınıza ilaç dozlarıyla
oynamayın.
20
 Demans hastaları ağır bir kafa karışıklığı haline (deliryum) girmeye daha yatkındır. Hastanın sadece
korunma amacıyla yerinin değiştirilmesi dahi hastanın uyumunun bozulmasına, gece gündüz ritminde
bozulma, sinirlilik ve uyku problemlerine sebep olabilir. COVİD-19 enfeksiyonu ile mücadele ederken
bu gelişmesi beklenen bir durum olacaktır. Bu durumda mutlaka takip eden hekiminizden yardım
isteyin.
 Eğer hastanız bakımevinde kalıyorsa, COVID-19 riskiyle ilgili aldıkları önlemler hakkında bakım
kuruluşuyla konuşun;
Acil durum irtibat bilgilerinizi ve yedek olarak başka bir aile üyesinin veya arkadaşınızın
bilgilerini aldıklarından emin olun.
Herhangi bir hastalık belirtiniz varsa, aile üyenizi bu dönemde ziyaret etmeyin.
Kurumlar hastalığın yayılmasına bağlı olarak ziyaretçileri sınırlayabilir veya ziyarete izin
vermeyebilir. Bu önlemler sakinleri korumak içindir, ancak aile üyenizi görememek hem sizin
hem de hastanız için zor olabilir. Olası iletişim yöntemleri ile ilgili kurumla görüşün; telefon
görüşmeleri veya görüntülü sohbet yoluyla iletişim kurmak denenebilir. Eğer aile üyeniz telefon
görüşmesi ya da video görüşmesi yapamıyorsa, güncel bilgileri almak için kurumla nasıl iletişim
kurabileceğinizi netleştirin.
Kaygı, stres durumları ve psiko-sosyal destek ihtiyacına ilişkin öneriler:
 Yalnızlık, can sıkıntısı, hastalığa yakalanma korkusu, anksiyete, stres ve panik gibi
duyguların, salgın gibi stresli bir duruma normal reaksiyonlar olduğunu aklınızda
bulundurun.
 Salgın sürecinde kaygı duymanız veya kaygı düzeyinizin yükselmesi normaldir.
Kaygınızı artıracak durumlardan (örneğin sık sık hastalıkla ilgili haberleri
dinlemek, olumsuz olasılıklar üzerinde durmak, hastalıklarınıza odaklanmak vb.)
uzak durup, yakınlarınızla daha çok iletişim kurup, profesyonellerden destek
alabilirsiniz. Unutmayın ki ruh sağlınız da beden sağlığı kadar önemlidir, bu süreç
geçecek, ilerleyen günleri daha sağlıklı geçirmek için yeter ki siz kendinizi
korumaya bakın.
21
 Yaşadıklarınızla baş etmekte zorlandığınızı fark ettiğinizde, erişebilir sosyal destek
ağınızdan (internet, telefon, görüntülü konuşma) destek almaya çalışın.
 Psikolojik veya sosyal yönden desteğe ihtiyaç duymanız halinde 81 İlde psikolog, sosyal
hizmet uzmanı gibi profesyonel meslek gruplarından oluşturulan Psikososyal Destek Hattını
arayarak bu meslek gruplarından psiko-sosyal destek alabilirsiniz. (Bilgi için:
https://covid19bilgi.saglik.gov.tr/tr/destek-hat-bilgileri)
Evde kendinizi daha güvende ve daha iyi hissetmeniz için öneriler:
 Unutmayın ki bu dönem rutinlerinizin bozulduğu, bu nedenle de duygusal gerginliklerin,
kaygı, öfke, stres gibi duyguların herkes tarafından yoğun yaşandığı bir dönemdir.
Sevdiğiniz şeylere zaman ayırın (müzik dinleme, elişi yapma, kitap okuma ve ailenizle
zaman geçirmek vb.).
 Evde ve diğer stresli durumlarda sizi ve ailenizi daha iyi hissettiren şeyleri yapmak için
(okumak, film izlemek, müzik dinlemek, oyun oynamak, egzersiz yapmak internette yer
alan mevcut hizmetlere, sanal müze ziyareti, online konserler gibi) zaman ayırın.
 Size anlam veren ve tatmin eden şeyleri önceleyerek beklentilerinizi ve isteklerinizi
düzenleyin. Kendinize stresten uzaklaştığınız molalar verin.
 Kendi kendinizi engelleyen söylemleri kontrol etmeye ve bu düşünceleri yararlı düşünceler
ile değiştirmeye çalışın.
 Eğer ailenizde ciddi bir hastalık ya da yas oldu ise, birbirinizi destekleme yolları geliştirin,
bunları onların anlayacağı bir dil ile anlatmaya çalışın.
 Sağlıklıyken, hastalandığınızda sizinle kimin ilgilenip destek vereceğine dair yakınlarınızla
plan yapın, size destek olacak kişi hastalanırsa ona kimin destek vereceğine dair plan yapın.
 Bilmiyorsanız, yakınlarınızın da yardımıyla akıllı telefon, bilgisayar, internet gibi teknolojik
aletleri ve hizmetleri kullanmayı, görüntülü konuşma, hizmetlere başvuru gibi imkânlardan
yararlanmayı öğrenin.
22
 Yapılacak işleri önceden organize edin, böylece enerjinizi verimli kullanır ve tükenmemiş
olursunuz.
 Yatma zamanı, yemek ve uygulanan egzersiz konularında ailenizin her zamanki düzenine
devam edin.
 Gündelik işleri aksatmadan sürdürmek zihninizi oyalar ve sizi gündemin yoğunluğundan
uzaklaştırarak daha iyi hissetmenize yardım eder.
 Ev içinde temiz kıyafetler giyiniz.
 Uykunuzu ihmal etmeyin, uyku düzeninizi sürdürmeye özen gösterin ve dinlendirici, düzenli
uyumaya dikkat edin.
 Ev içi yeni hobiler, uğraşlar edinin. TV başında uzun saatler geçirmeyin.
 Farklı konularla ilgilenmek üzere kitap okumak, film izlemek, çiçek vb. gibi hobi
aktiviteleri uygulanabilir. Hoşunuza giden aktiviteler yapın.
 Yakın çevrenizle bağlantınızı güçlü tutun ve olumlu duygu durumunu muhafaza edin.
Sevdiklerinizle telefonda konuşmak veya görüntülü sohbetler etmek, albümlere bakmak sizi
rahatlatacaktır. Endişeleriniz ve nasıl hissettiğiniz konusunda güvendiğiniz insanlarla
konuşun.
 Yakınlarınızı telefonla arayın ve sık sık konuşun, yalnızlık duygunuz azalır.
Diğer yapılması gerekenler ve öneriler:
 Tüm emekliler, talep etmeleri halinde maaşların evde ödenmesi hizmetinden
yararlanabilecektir. Talebinizi e-devlet sistemi üzerinden “Adres ve Banka / PTT
Değişikliği” menüsünden, evinizden ayrılmadan anında yapabilirsiniz.
23
 Kapınıza gelen ve yardım kuruluşundan geldiğini söyleyen herkese hemen inanmayın,
kimlik isteyin, şüphelendiyseniz kapınızı kapatıp komşularınızdan ya da emniyet
birimlerinden yardım isteyin.
 Beklenmeyen durumlarda acil numaraları arayıp yardım isteyin. Ayrıca evde yakınlarınızın
kolayca görebilecekleri bir yere acil numaraları koyun.
 COVİD-19’la ilgili acil durumlarda 112 Acil Çağrı Merkezi aranmalıdır.
 Belirli zamanlarda kamu spotlarından, televizyon haberlerinden, radyodan, gündem
ve durumla ilgili bilgi almayı ihmal etmeyin. Ancak diğer zamanlarda ve
gereğinden fazla sürekli haber takip etmeyin.
 Resmi yayın organları dışındaki asılsız haberlere itibar etmeyin.
 Salgın konusunda bilgi almak için sadece konunun uzmanlarına kulak verin ve
güvenilir kaynakları izleyin. Uzman olmayan kişiler tarafından yapılan
açıklamalara itibar etmeyin.
 Güncel bilgilerin takibi için resmi kaynaklar (Cumhurbaşkanlığı, Sağlık Bakanlığı,
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı gibi) kullanılmalıdır.
24
65 YAŞIN ÜZERİNDE YAKINI OLANLAR İÇİN ÖNERİLER
 Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere ilgili kurumların aldığı önlemlere ve önerilere hem
kendi sağlığınız hem de yaşlılarımızın sağlığı ve toplum sağlığı için uyunuz ve
yaşlılarınızın da uymasını sağlayınız.
 Zorunlu haller dışında sokağa çıkmayın, hastalığı taşımamak için bu kurala uyun. Sokağa
çıkma yasaklarına uyunuz. Zorunlu hallerde sokağa çıkmak ve seyahat için kendiniz veya
yaşlınız için ilgili prosedüre göre izin alınız.
 Ailenizdeki yaşlılarınızın zorunlu ihtiyaçlarını karşılamak için bir plan yapın. Diğer yaşlı
yakınlarınızın da böyle bir plana sahip olmalarını sağlayın. Bu plan konusunda yaşlınızın
da görüşünü alın ve kendisini bilgilendirin.
 Yaşlı bireyler çoğu zaman yakınlarını rahatsız etmek istemedikleri için doğrudan yardım
istemeyebilirler, bu nedenle yaşlı yakınınızın istemesini beklemeden aklınıza gelen tüm
ihtiyaçlarını (para çekme, fatura yatırma, alışveriş, ilaç temini vb.) kendilerine sorarak
yardımcı olmaya çalışın.
 Yaşlılarınızla temaslarınızı kısa süreli tutun, kapıdan iletmekle yetinin, ilaç ve alışveriş
malzemeleri gibi ihtiyaçlarını teslim ettikten sonra, yaşlı yakınınıza ellerini yıkaması
gerektiğini her seferinde hatırlatın, unutuyor olabilirler.
 Yaşlı yakınlarınızı sık sık telefonla arayın, kısa da olsa sohbet edin. Bu sohbetlerde
mevcut durumla ilgili doğru bilgiler verin ama olumlu gelişmeleri de mutlaka iletin.
25
 Yakınınıza bilgi ve uyarıları söylerken olumsuz ifadeler yerine olumlu ifadeler kullanın.
Örneğin: “ellerini yıkamazsan hasta olursun, hastaneye yatırırız” yerine “ellerini biraz
uzun yıkaman bu hastalıktan korunman için çok önemli, yakında her şey daha iyi olacak”
gibi.
 Yakınınızda sağlığıyla ilgili sizi endişelendiren gelişmeler varsa (uykusuzluk, kilo kaybı,
sık ağlama, kronik hastalığının seyrinde kötüleşme vb.) doktorunu araması için
yönlendirin veya siz arayın.
 Yakınlarınızın tüm sorumluluğunu tek başınıza üstlenmek zorunda hissetmeyin,
gerektiğinde etrafınızdan yardım isteyin ve yükünüzü paylaşın, fiziksel olarak yardım
edebilecekleri gibi sizi dinleyebilir ve sorunlara çözüm önerebilirler. Aksi takdirde
tükenme belirtileri yaşayabilirsiniz. Bu durumda yaşlılarınıza da kendinize de katkınız
azalabilir.
 Yapılacak işleri önceden organize edin, böylece enerjinizi dikkatli kullanır ve
tükenmemiş olursunuz.
 Kendi ihtiyaçlarınızı da göz ardı etmeyin, kendinize dinlenmek için vakit ayırın.
 Acil durumlarda 112 başta olmak üzere ilgili kamu kurumlarını arayıp yardım isteyin.
26
TOPLUMDAKİ DİĞER BİREYLER İÇİN YAŞLILARLA İLGİLİ ÖNERİLER
Unutmayın yaşlı bireyler salgını yayan değil, salgından en çok etkilenen gruptur. Yaşlılarımız
ülkemizdeki COVİD-19 sürecinin başından bu yana sokağa çıkma yasağı kapsamında
evlerinden çıkmayarak, hastalığın bulaşmasını kısıtlamakta ve hem kendi sağlıklarını hem de
diğer bireylerin sağlığını korumaktadırlar. Ancak bu salgını tek başına bireyler veya gruplar
olarak değil hep birlikte toplum olarak yenebiliriz. Bu nedenle toplumdaki her birey üzerine
düşeni yapmalıdır. Kurallara uyarak başka insanlara yardım etmek moral ve motivasyon
açısından hepimize iyi gelecektir. Bu nedenle yaşlılar dışında kalan bireylerin de hem kendileri
hem de hassas bir grup olan toplumdaki yaşlılarımızı korumak için aşağıdaki önerilere uymaları
önem taşımaktadır.
 Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere ilgili kurumların aldığı önlemlere ve önerilere hem
kendi sağlığınız hem de yaşlılarımızın sağlığı ve toplum sağlığı için uyunuz ve
yaşlılarınızın da uymasını sağlayınız.
 Zorunlu haller dışında sokağa çıkmayın, hastalığı taşımamak için bu kurala uyun. Sokağa
çıkma yasaklarına uyunuz. Zorunlu hallerde sokağa çıkmak ve seyahat için ilgili
prosedüre göre izin alınız.
 Yaşadığınız yere yakın oturan yaşlı bireyler varsa, alışveriş, fatura yatırma, ilaç alma vb.
konularda onlara yardım etmeyi teklif edin.
 Unutkanlığı olan yaşlı kişilere her temasınızda ellerini yıkamaları gerektiğini hatırlatın.
 Yaşlıları telefonla sıklıkla arayın, mümkünse görüntülü konuşun, gündelik sohbetler
yapmaya çalışın.
27
 Yaşlılara doğru bilgiler verin ama kaygı verici, olumsuz ifadeler ve kötü haberlerden
sakının.
 Kendi yaşlı yakınlarınız uzaktaysa ve ulaşamıyorsanız, yakınlarındaki komşu, akraba ve
arkadaşlarınızdan veya ilgili kurumlardan yardım isteyin.
COVID-19 ÖNLEMLERİ KAPSAMINDA YAŞAM ALANI/HANE/EV PLANI
ÖNERİLERİ
Yaşlıların yaşamakta olduğu her ev için COVİD-19 önlemleri kapsamında ev içi bir plan
hazırlanması hem olası bir durum için hazırlıklı olmayı sağlayacak hem de sürecin daha
kontrollü geçirilmesine katkı sağlayacaktır. Bu planı aileler kendi yaşam koşulları,
potansiyelleri ve ihtiyaçları doğrultusunda hazırlayabilir. Gerektiğinde planın oluşturulması için
ilgili kurumlardan destek alınabilir. Planda aşağıdaki hususlar göz önünde bulundurulabilir:
 Plana dâhil edilmesi uygun olan kişileri ve rollerini belirleyin: Yaşlı/Eşi, çocukları,
akrabası/yakını, aile hekimi, apartman/kat görevlisi, komşusu, muhtar vb. kişilerden
kimlerin plana dâhil edilecekleri ve rolleri belirlenmelidir. Plana dâhil olan her kişi
COVID-19 önlemleri ve olası acil durumdaki rolünü ve yapacaklarını bilmelidir.
COVİD-19 sürecinde zorunlu olan gıda, sağlık (ilaç, hastane vb.) vb. ihtiyaçların kimler
tarafından, ne zaman ve nasıl temin edileceği belirlenmelidir.
Yapılabilecek sosyal ve kültürel etkinlikler, fiziksel hareketler ve egzersizler
planlanmalı, kesintisiz teknoloji (bilgi, iletişim vb.) kullanımı sağlanmalıdır.
Eğer siz ya da hane halkından birisi riskli gruptaysanız (yaşlı veya altta yatan kronik bir
hastalık olması), sağlık hizmeti sağlayıcısından/aile hekiminden COVID-19 semptomları
ve takibine dair bilgi alın veya danışın.
 Hane halkındaki her bireyin kullanımı için bir maske temin edin: Maskeler bireylerin
kullanımı için ayrı yerde (askı veya çekmece vb.) muhafaza edilebilir.
 Hane halkında hassas bireyler (yaşlı birey, kronik hastalık veya engelli olan birey) varsa
onlara yönelik özel önlemler alın: Eğer özellikle çalışmanız gerekiyorsa veya haftada
28
birkaç kere evden çıkmanız elzemse ve de hanede bu gruba giren birey veya bireyler
varsa;
Yaşlı kişilerle olan fiziksel mesafeyi bulunduğunuz ortamlarda en uzak şekilde ayarlayın.
Mümkün oldukça aynı ortamda geçirilen zamanı azaltın. Mümkün olduğunca ayrı oda
veya ortamlarda bulunmaya özen gösterin. Mümkünse ev içerisi kullanımına yönelik ayrı
bir maske bulundurun ve bunu kullanın.
Eğer hane halkının hepsi Evde Kal uyarısına asgari özeni gösteriyorsa yani gıda ve
eczane dışında evden çıkmıyorsa, hane halkı COVID-19 konusunda en az riske sahiptir.
Evde her hapşırma ve öksürme halinde bireyler dirsek içlerini kullanarak olası tedbirlere
riayet etmelidirler.
İlaç, hastane ve sağlık takibine ilişkin önlemler alınmalıdır.
 İhtiyaç olması durumunda ve acil durumlarda kullanılmak üzere ilgili kurumlara ait Acil
Telefon Numaraları oluşturularak tüm hane halkının görebileceği bir yerde bulunmalıdır.
Ayrıca acil durumlarda ve gerektiğinde aranabilecek olan aile içinden veya dışından
kişilerin telefon numaraları da yazılarak bu listeye eklenmelidir.
 Günlük ev temizlik planı oluşturun ve uygulayın.
 Kişisel hijyene dikkat edin: Hane halkındaki her birey özellikle yemekten önce ve sonra,
burun temizliğinden sonra, öksürdükten veya hapşırdıktan sonra, tuvalete gittikten sonra
ellerini en az 20 saniye boyunca sabun ve suyla ovalayarak yıkamalıdır. Sabun ve su
hazır bulunmuyorsa, en az % 60 alkol içeren bir el dezenfektanı kullanılabilir.
 Yeme-içme sırasında ayrı kap kaçak kullanılmasına ve fiziksel mesafeye riayet edin.
 Günlük su ve sıvı ile sağlıklı gıda tüketiminize dikkat edin.
 COVİD-19 sürecine ilişkin kurumların hizmetlerinden ve yardım gruplarından haberdar
olun: Gerektiğinde bu hizmetlere zamanında, hızlı ve doğru erişim sağlayabilmek için
planlama yapın.
29
YENİ KORONAVİRÜS (COVİD-19) HAKKINDA DOĞRU BİLGİ İÇİN
ELEKTRONİK BİLGİ KAYNAKLARI
• Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi COVID-19 Sayfası için:
https://corona.cbddo.gov.tr/
• Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı:
https://ailevecalisma.gov.tr/
• Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü:
https://ailevecalisma.gov.tr/eyhgm
• Sağlık Bakanlığı COVID-19 Sayfası için:
https://covid19bilgi.saglik.gov.tr/
• Bilimsel Danışma Kurulu Kararları:
https://covid19bilgi.saglik.gov.tr/tr/alinan-karalar.html
• Videolar için:
https://covid19bilgi.saglik.gov.tr/tr/videolar
• Afişler için:
https://covid19bilgi.saglik.gov.tr/tr/afis
30
• COVID-19 Rehberi:
https://covid19bilgi.saglik.gov.tr/depo/rehberler/COVID-19_Rehberi.pdf
• Sağlık Personeline Yönelik Sıkça Sorulan Sorular:
https://covid19bilgi.saglik.gov.tr/tr/sss/saglik-personeli.html
• Halka Yönelik Sıkça Sorulan Sorular için:
https://covid19bilgi.saglik.gov.tr/tr/sss/halka-yonelik.html
• 81 İl Psikososyal Destek Hattı Bilgileri için:
https://covid19bilgi.saglik.gov.tr/tr/destek-hat-bilgileri
• Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü için:
https://hsgm.saglik.gov.tr
YENİ KORONAVİRÜS (COVİD-19) HAKKINDA VE
BU SÜREÇLE İLGİLİ KONULARDA
DOĞRU BİLGİ İÇİN TELEFONLA İLETİŞİM KAYNAKLARI
• 112-Acil durumlar için Acil Çağrı Merkezi
• 184- Sağlık Bakanlığı Koronavirüs (COVİD-19) Danışma Hattı
• 183- Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Sosyal Destek Hattı
• 112, 155, 156- COVİD-19 sürecinde sokağa çıkma kısıtlaması bulunan yaşlıların hizmet
almak için müracaat edebileceği telefon numaraları
• 199- Şehirler arası seyahat izni için.
31
• 144- Sosyal yardım talebi (1000 TL müracaatı).
• 168- Gıda yardımı için (Kızılay).
• 170- İşsizlik maaşı müracaatı için.
• 188- Cenaze hizmetleri talebi için.
• 153- Eve sağlık personeli çağırmak için.
Koronavirüs (COVİD-19) salgınını önlemeye yönelik olarak hem kendinizi hem de diğer
vatandaşlarımız ile görev yapan personelimizi korumak için aldığınız tüm önlemler ve
çabalarınız için teşekkür ederiz.
Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğü
“ Evde Kal Sağlıklı Kal ”

29Ağu

Gelişmiş ülkelerde Alzheimer hastalığı azalırken, Türkiye’de artıyor!

Ülkemizde ve dünyada yaşlı nüfus büyük bir hızla artmaya devam ediyor. Günümüzde tüm dünyada 44 milyon bunama hastası var. Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 2023 yılında ülkemizin 65 yaş üstü yaşlı nüfus oranının %10’un üzerine çıkacağı ve bunama hastalıklarının sıklığının büyük bir hızla artmaya devam edeceği tahmin ediliyor. Bu artış trendi sürerse 2050 yılında hasta sayısının tüm dünyada 135 milyona çıkması bekleniyor. Her yıl 21 Eylül günü Dünya Alzheimer Günü olarak kabul ediliyor.

Dünya Alzheimer Günü nedeniyle 19 Eylül’de Türkiye Alzheimer Derneği bir toplantı düzenledi. Dünya Alzheimer Günü basın toplantısında Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu, Türkiye ve Almanya Alzheimer Derneklerinin, Aizheimer’s Disease International (ADI) tarafından 2014’te kardeş dernek ilan edildiğini bildirerek bu işbirliği hakkında bilgi verdi. Toplantıda Alzheimer’da yeni bulunan proteinler, yaşam tarzının Alzheimer hastalığı üzerine etkisi, gelişmiş ülkelerde Alzheimer’in azalmasının olası sebepleri gibi yeni bilgilerin yanı sıra Türkiye Alzheimer Derneğinin faaliyetleri de aktarıldı.

Türkiye Alzheimer Derneği merkezinde gerçekleştirilen toplantıda Türkiye’nin de dahil olduğu 84 ülkeden üyesi olan Dünya Alzheimer Örgütü’nün (ADI) Dünya Alzheimer 2014 Raporu açıklandı.

Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu, bu salgın denebilecek durum karşısında özellikle yaşlı nüfusa sahip gelişmiş ülkelerin alarma geçerek eylem planları oluşturduklarını ifade etti. 2012 yılında oluşturulan ve G8 zirvesinde de taslak olarak kabul edilen ABD Ulusal Alzheimer Planına göre 2025 yılında Alzheimer hastalığının (AH) önlenmesi ve etkili bir şekilde tedavisi hedefleniyor. Özellikle hastalık açısından risk yaratan durumların azaltılması ve koruyucu olduğu bilinen faktörlerin desteklenmesinin bu salgını azaltabilmesi bekleniyor.

 

Sıklık azalsa da yaşlı nüfus artıyor

Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Haşmet Hanağası tüm dünyada Alzheimer ve bunama hastalarının sayısı artsa da gelişmiş ülkelerden (ABD, Almanya, Hollanda, İsveç ve İngiltere) gelen umut verici yeni verilere bakıldığında yaşlılarda bunama hastalığının görülme sıklığında geçmişe oranla azalma olduğunu ifade etti. Prof. Hanağası “Tıp dünyasında oldukça ünlü olan Framingham çalışmasında 30 yıl önceki yaşlılara göre şimdiki yaşlılar arasında yeni bunama hastası görülme sıklığında %44’e varan azalma mevcuttur. Araştırmacılar bu düşüşü eğitim düzeyinin artması, daha fazla zihinsel işlev gerektiren iş kollarının artması, hipertansiyon ve hiperkolesterolemi gibi damarsal risk faktörlerinin daha yaygın olarak kontrol altına alınması, sigara tüketiminin azalmasına bağlamaktadır. Günümüzde artan şeker hastalığı ile daha etkin mücadele ile bu oranın daha da azalması mümkün olabilir. Gelişmekte olan ve gelişmemiş ülkelerdeki hastalık oranlarının düştüğüne dair henüz bir veri yoktur” şeklinde konuştu.

 

Alzheimer hastalığından korunma genç yaşlarda başlıyor

Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Dr. Haşmet Hanağası Alzheimer hastalığından korunma hakkında şunları söyledi: “Alzheimer hastalığında genç yaştan itibaren risk faktörleri ve koruyucu faktörlerin birbirleri ile yarıştığı ve orta yaşlarda risk faktörlerinin azaltılarak fiziksel ve zihinsel aktivitelerin arttırılmasının yararlı olduğu bilinmektedir. Bu yıl Dünya Alzheimer Kongresinde sunulan yeni bulgulardan birisi de orta yaşlarda daha fazla kart oyunları, dama oynayanlar ve bulmaca çözenlerin beyinlerinin daha hacimli olduğu ve bu kişilerin zihinsel yetilerinin bu aktiviteleri yapmayanlara göre daha iyi bulunduğu şeklindedir.”

 

Alzheimer’den korunmak için her yaşta aktif olmak gerek

“Orta yaşlarda koruyucu faktörlerin etkisi daha aşikar iken, risk altındaki yaşlılarda koruyucu faktörlerin ve risk faktörlerinin düzenlenmesinin yararlı etkisinin olup olmadığı bilinmiyordu. Bu soruya cevap olarak 2 yıl boyunca İskandinav ülkelerinde 1260 yaşlı kişi (60-77 yaş arası) ile yapılan bir çalışma, yaşlı kişilerde beslenme önlemleri, zihinsel egzersiz, sosyal aktiviteler ve kalp sağlığı önlemleri ile yaşlılardaki zihinsel gerilemenin azaltılabileceği ve bunamanın kısmen önlenebileceğini göstermiştir. Böylelikle düzenli beslenme, daha sosyal bir hayat ve zihinsel egzersizlerin hastalığa karşı etkili yöntemler olduğu bilimsel olarak ispatlanmıştır ve yaşlılar bu konuda yönlendirilmeli ve sağlık politikaları bu bilgiler ışığında oluşturulmalıdır.”

 

Ancak 90 yaşa gelirseniz hipertansiyon zararlı bir bulgu değil

Prof. Dr. Haşmet Hanağası, farklı yaşlardaki hakkında sorulara “Bu sene ortaya çıkan oldukça ilginç bulgulardan birisi de 90 yaş ve üstü bireylerde tansiyon yüksekliğinin koruyucu bir faktör olduğunun saptanmasıdır. Oysa orta yaş ve 90 yaş altındaki kişilerde tansiyon yüksekliği Alzheimer hastalığı açısından ciddi bir risk faktörüdür. Bu ilginç bulgu her yaşta risk faktörlerinin değiştiğini ve dinamik olduğunu göstermektedir. Bu dinamik duruma bir diğer örnek de Mayo Clinic tarafından yapılan çalışmalarda orta yaşlarda (50-65 yaş) yapılan fiziksel aktivitenin Alzheimer hastalığı açısından koruyucu olmasına karşın 70 yaş ve üstü kişilerde fiziksel aktivitenin koruyuculuğu konusunda bazı şüphelerin olmasıdır. Güncel bilgiler ışığında orta yaşlarda tempolu yürüyüşler gibi fiziksel aktiviteler özendirilmelidir” diye cevap verdi.

 

Alzheimer hastalığının erken tanısı için araştırmalar hızla sürüyor: Yöntemler deneysel de olsa umut vaat ediyor

Alzheimer tanısının nasıl konduğuna dair bilgi veren Doç. Dr. Başar Bilgiç “Hastalığı tanımak günümüzde artık daha kolay hale geldi” diyerek tanı yöntemlerini sıraladı: “Gerek pozitron emisyon tomografisi gerekse de beyin omurilik sıvı analizi ile henüz hastalığa ait şikayetler başlamadan tanı konulabilmekte ve risk belirlenebilmektedir. Beyinde biriken iki protein olan amiloid ve tau proteinleri artık görüntüleme yöntemleri ile gösterilebilir hale gelmiştir ama bu yöntemlerin yaygınlaşması teknik sorunlardan dolayı oldukça zordur ve bu yöntemler pahalı yöntemlerdir. Bu amaçla çok daha kolay uygulanabilir biyolojik belirteçlere ihtiyaç vardır. Göz birebir beyinle bağlantılı bir organ olduğundan beyindeki değişimler sıklıkla kendini gözde de göstermektedir. Bu hastalıkta beyinde biriken beta-amiloid isimli maddenin son yıllarda gözde retina katmanı ve lens içinde de biriktiği saptanmıştır ve basit bir şekilde gözde bu maddenin birikimi gösterilerek hastalığın tanısının yapılabileceği öne sürülmüştür. Gözdeki bu birikim zamanla artış göstermektedir. Bu yöntem rüştünü daha fazla ispatladığında hem tanı hem de takip amaçlı olarak kullanılabilir. Benzer şekilde Alzheimer hastalarında hastalıktan önce koku alma bozukluğu belirmektedir ve koku alma yeteneği beyin hacmi ile birebir ilişki göstermektedir ve hastalık ile beraber zihinsel yıkıma paralel şekilde koku alma yeteneği de azalmaktadır. Böylelikle koku testleri ile riskli bireylerin belirlenebileceği ve hastalık takibinde kullanılabileceği öne sürülmüştür”.

 

Alzheimer hastalığında yeni bir protein bulundu

Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Başar Bilgiç “Alzheimer hastalığında beyinde biriken iki önemli protein amiloid ve tau proteinleridir. Bu yıl ortaya konan önemli bilgilerden birisi de hastalarda bu iki protein dışında bir üçüncü protein olan TDP-43 isimli proteinin beyinde biriktiği ve zihinsel fonksiyonlar ve beyin hacmi ile ilişkili olduğudur. Tedavi girişimlerinde bu proteinin de beyinden temizlenmesi yeni ve etkili bir strateji olabilir” dedi.

29Ağu

‘Alzheimer ile Yaşamak’

Koç Üniversitesi Psikoloji Kulübü ve Üniversitenin rehberlik birimi KURES işbirliği ile düzenlenen “Mental Health Awareness Week” kapsamında akıl ve ruh sağlığı kavramı ile ilgili seminerler, workshoplar ve etkinlikler yapılmıştır. Psikoloji Kulübünün, “Mental Health Awareness” haftasını düzenlemelerinin amacı insanlarda akıl ve ruh sağlığı konusunda farkındalık yaratmak ve bu sayede kişilerin bu konu çerçevesindeki ön yargılarını ve yanlış bilgilerini sarsmaktır. Bu nedenle düzenledikleri seminer ve workshoplardan birinde de, insanları Alzheimer Hastalığı hakkında bilgilendirmek üzere Türkiye Alzheimer Derneği’ni davet etmişlerdir.
22 Nisan Çarşamba günü saat 17:30 da gerçekleşen “Alzheimer ile Yaşamak”
konu başlıklı seminerde, Dernek Genel Sekreterimiz Füsun Kocaman Alzheimer Hastalığı hakkında doğru bilinen yanlışları, dünyadaki ve gelecekte beklenen hasta sayılarını, artış nedenlerini, korunma yöntemlerini, hastaların nereden nasıl yardım alabileceklerini, Alzheimer Hasta ve yakınlarının sosyal ve yasal haklarını anlatmış ve Dernek faaliyetleri ile Alzheimer hastaları için kurduğumuz Gündüz Yaşam Evimiz hakkında bilgi vermiştir.

Aynı seminerde, bir hasta yakını olan Canset Babür, bu hastalıkla savaşmanın nasıl bir şey olduğu, bakan kişinin nasıl tükenmişliğe sürüklendiği ve hastalarının bakımının nasıl yapıldığı gibi konuları, kendi deneyimleri üzerinden dinleyicilere aktarmıştır.

9 Mayıs Cumartesi günü düzenlenecek Koç Üniversitesi Psikoloji Günleri’nde Derneğimiz, etkinliğe katılanları Alzheimer Hastalığı konusunda bilgi vermek üzere stand açmaya davet edilmiştir.

29Ağu

Demans nasıl geciktirilir

Almanya’nın başkenti Berlin’deki Şehitlik Camisi’nde düzenlenen toplantıyla; demans hastalığının çeşitleri, belirtileri, alınacak önlemler, hasta yakınlarına yönelik mali ve hukuki tavsiyeler ele alındı. Toplantıya Türk ve Alman uzmanlar katıldı. Türkiye’den konuşmacı olarak katılan İstanbul Üniversitesi Öğretim Görevlisi Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu, “Yaşlanınca unutmak, hastalıktır” dedi.

Toplantının açılış konuşmasını yapan Berlin Başkonsolosu Ahmet Başar Şen, Almanya’da yaşlanan Türk nüfusu içinde demans hastalığına yakalananların sayısının her geçen gün arttığını söyledi.

 

Şen, “Türk demans hastalarına Türkçe, yani kendi ana dillerinde hizmet vermek gerekir. Bu şekilde hastalara daha iyi yardımcı olunur” dedi.

 

Demans hastalığının belirtileri, önlemek ve geciktirmek için alınacak tedbirlerle hastalığın etkisini anlatan Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu, insan ömrünün uzamasıyla birlikte bu hastalığın da daha sık ortaya çıkacağına dikkati çekti.

“Yaşlılıkta unutkanlık normal değil. Çevrenizdekiler sık sık unutuyorsa bu bir hastalıktır” diyen  Kulaksızoğlu, şunları söyledi:
“Hastalanan kişi en son öğrendiklerini ve yaşadıklarını unutur. İlk önce öğrendikleri yani çocukluğunda ve gençliğinde elde ettiği yetenekler ve bilgiler kalır. Sonradan öğrenilen bir dil unutulur. Hastalığı önlemenin yolu beslenmeye dikkat etmekten geçer. Tuzlu ve şekerli yiyecekleri mümkün olduğu kadar uzak tutmak gerekir. Çok sık et yenmemeli. Kilolardan kurtulmalı. Yürüyüşler yapmak önemli. Farklı müzikler dinleyin. Farklı türden kitaplar okuyun. Bulmacalar çözün. Yani beyni zinde tutmalıyız. Bu önerilere dikkat edilmesi durumunda hastalık kesinlikle geciktirilir. Hatta önlemek de mümkün. Ancak hastalığın günümüzde tedavisi yok.”  Berlin Brandenburg Sosyal Birlik Derneği (VdK) yöneticisi Belgin Habel de hastaların mali ve hukuki haklarıyla ilgili bilgi verdi. Habel, Berlin’deki merkezlerinde ücretsiz danışmanlık hizmeti sunduklarını ve dileyenlerin kendilerine danışmaya gelmesi çağrısında da bulundu.

29Ağu

Devletin fark etmediği hastalık; ALZHEiMER

Alzheimer hasta yakınının sesini duyan yok. İstanbul gibi 16 milyon nüfuslu kentte, Alzheimer hastası için bakım evi yok. 8 milyonluk Londra’da bu sayı 30’u geçiyor. Fransa ve Almanya ücretsiz danışmanlık sunuyor

Cengiz Erdil
Yeni Yüzyıl Gazetesi

TÜRKIYE Alzheimer Derneği Başkanı Prof.Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu, “Devlet bu hastalık konusunda hemen hemen hiçbir şey yapmıyor. Bırakın İstanbul’u Türkiye’nin hiç bir yerinde, devlete ait bir bakım evi yok. Özel bakım evleri ve belediyelerin sağladığı 5’i geçmeyen gündüz bakım evi var. Devletin hem özel bakım evleri kurması, hem de bu hastalık konusunda eleman yetiştirmesi lazım” diyor. ‘Hükümet gibi kadındı ne hale geldi.’ ‘Dağ gibi adamdı, bak ne oldu.’ Elden ayaktan düşen, bunama hastalığına yakalanan yaşlılar için bizim insanımızın ağzından dökülen sözler böyle. Demans yani bunama, beyin hücrelerinin azalması olarak tanımlanıyor. Doğum ölüm yılları arasında açılan parantezde, bazı insanların beyin hücreleri daha çabuk ölüyor. Alzheimer, bunama hastalıklarının bir türü ama en çok sıkıntı ve dert vereni.

Yeterince tanınmıyor

Türkiye nüfusunun halen yüzde 8’i 65 yaş üzerinde. Alzheimer hastası sayısı da 400 bini aşıyor. Türkiye’de akıl sağlığı yerinde, az bakıma muhtaç diyebileceğimiz yaşlıların kalacağı Huzur evleri var. Hemen hemen her kentte bulunuyor. Ancak özel bakım gerektiren Alzheımer hastaları için devlete ait bir tane bile bakım evi yok. Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof.Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu, “Devlet bu hastalık konusunda hemen hemen hiçbir şey yapmıyor. Ülke nüfusu yaşlanıyor. Kanser ve diyabet gibi bu hastalık da yaygınlaşıyor. Devletin hem özel bakım evleri kurması, hem de bu hastalık konusunda eleman yetiştirmesi lazım” diyor.

Bir hasta 10 hasta demek

Alzheimer toplumda hastalık yayan, sağlık hizmetlerine ağır faturalara yol açan bir hastalık olarak görülüyor. Çünkü pek çok hasta yakını ağır psikolojik sorunlarla yüz yüze kalıyor. Yaşlı hastanın adeta 6 aylık bir bebek gibi bakıma muhtaç olmasından kaynaklanan sorunların aşılması için profesyonel bir desteğe ihtiyaç duyuluyor. Ancak Türkiye’de bu tür hastaların bakımı için personel de çok yetersiz. Devletin bunama ve Alzheimer hastaları için her türlü ilacı ve evde bakım için maddi destek sağladığını, ağır bakıma muhtaçlar için alt bezi dahi verdiğini belirten Kulaksızoğlu yapılması gerekenleri anlatırken devlete biraz kırgın; “Buraya kadar sorun yok. Ama hastalığın da henüz çaresi yok. Alzheimer, hasta yakınlarını da hasta eden bir dert. Başka toplumsal sorunlara yol açıyor. Hastalığın ilerlemesini durduracak, hastayı toplumdan koparmayacak tek unsur özel bakım yurtları ve gündüz yaşam evleri. Ayrıca bu alanda personele de acil ihtiyaç var. Sağlık Bakanlığı bir an önce plan ve projelerle bu işin üzerine düşmeli. Çünkü nüfusumuz yaşlanıyor. Önlem almakta geç kalmamalıyız. Biz ‘Şefkatli Eller’ projemizle halkı, belediye ve tüm kuruluşları bu hastalık konusunda bilgilendiriyoruz. Maddi ve manevi destek sağlamak için çaba harcıyoruz.”

Dikkat kayıp aranıyor

Alzheimer hastalarının evlerinden çıkıp kaybolmalarına ülkemizde de sık rastlanıyor. Türkiye Alzheimer Hastaları Derneği de İstanbul Emniyet Müdürlüğü ile ortaklaşa kaybolma riski taşıyan Alzheimer hastalarına yönelik ‘gönüllü parmak izi verisi toplama’ uygulaması gerçekleştirdi. Böylece kaybolan Alzheimer hastalarının kolayca bulunması amaçlanıyor. Ayrıca hasta yakınları kayıp başvurusu yaptıkları andan itibaren hastanın aranmasına başlanıyor. Bu süre diğer kayıp başvurularında 24 saat sonra başlıyor.

Bir bebekten farkı yok

HÜSEYIN Beşgül, Alzheimer Derneği gönüllüsü. Annesi bu hastalığa yakalanınca dünyası değişmiş, “Önce unutkanlık başladı. Yaşlılık deyip önemsemedik. Ancak bu unutmalara bizler de dahil olunca anladık ki durum vahim. Anneme Alzheimer teşhisi kondu. Evliyim çocuklarım var. Yanımıza aldık. Bir bebek gibiydi. Annemin ikinci ve üçüncü evresi neredeyse 10 yıl sürdü. Sevgiyle ve özel bakımla uzattık hayat ipini. Beşgül, bir işletmeci ve yatırımcı maddi durumu iyi. Yani parası vardı. Annesine uzun yıllar bakabildi. Şimdi dernek aracılığıyla annesi gibi olan hastalara el uzatıyor. Kampanyalara, kermeslere destek veriyor. “Peki ya parası olmayanlar, devlet ne yapmalı“ diye soruyorum. Beşgül, şöyle yanıtlıyor; “Hastalığın tedavisi yok. İlerlemesinin durdurulmasının tek ilacı da özel bakım. Çok masraflı ve devlet mutlaka kapsamlı bir program hazırlamalı. Çünkü bu hastalık hasta yakınlarını hasta ediyor.”

Alzheimer nedir?

İLK kez 1906 yılında Alman bilim adamı Alois Alzheimer tarafından tanımlanan ve 65 yaş üstü kişilerde beyin dokularında ağır hasara neden olan alzheimer hastalığı için hala etkili bir teşhis ve tedavi yöntemi bulunmuyor. Dünyada yaklaşık 44 milyon Demans ve Alzheimer hastası olduğu tahmin ediliyor. 2050 yılına kadar bu sayının 135 milyona yükselmesi bekleniyor. Alzheimer hastalığının, temel olarak 10 belirtisi olduğu kabul ediliyor. Günlük yaşamı etkileyecek kadar unutkan olma, gündelik işleri yapamama, kelimeleri bulurken zorlanma, tarihleri ve bilinen yolları hatırlayamama, çok basit konularda bile karar vermede güçlük çekme, hesap yapamama, pratik düşünmede zorluk, eşyaların yerlerini karıştırma, ruh halinde değişiklik, karakter özelliklerinin değişmesi, insanları suçlama, sorumluluklardan kaçma Alzheimer belirtileri olarak görülüyor.

Editörün notu: Dünya’da Alzheimer
tedavisi nasıl işliyor?

TÜRKIYE çapında Alzheimer hastaları için yalnızca 5 adet bakımevi bulunurken, Dünya Alzheimer hastalığını önemsiyor. 16 milyonluk mega kent İstanbul’da 2 bakımevi hizmet verirken bu sayı 8 milyonluk Londra’da 30′u aşıyor. Almanya ve Fransa ücretsiz danışmanlık hizmeti verirken, her iki ülkede de Alzheimer tedavisi için özel fon oluşturulmuş durumda.

İngiltere’de vakıflar yürütüyor

Başkent Londra’da devlete ait 22 bakımevi ücretsiz danışmanlık hizmeti veriyor. Ayrıca ‘Alzheimer London’ Vakfı’na ait 8 bakımevi de ihtiyaç sahiplerine kapılarını açıyor. Öte yandan pek çok özel kuruluş Alzheimer tedavisi için araştırmalarda bulunuyor.

Fransa’da devlet destekli

Fransa’da Alzheimer ciddiye alınıyor 2008′de başlatılan özel bir programla hastalık üzerine araştırmalar yapılıyor. Hükümet bu araştırmaları destekliyor. Öte yandan 2 milyon 244 bin kişinin yaşadığı Paris’te danışmanlık hizmetleri ücretsiz, devlet Alzheimer hastalarına özel hemşire ve bakıcı atıyor.

Almanya tedavinin başkenti

Almanya Alzheimer hastalığı için önemli bir geçmişe sahip. Hastalığın ilk kez tanımlandığı ülkede, Dünya çapında ‘merkez’ olarak görülen 25 özel tedavi kliniği mevcut. Sosyal yardımı olan her Alman vatandaşı bu merkezlerden faydalanabiliyor. Ayrıca danışmanlık hizmetleri de ücretsiz.
YENİ YÜZYIL GAZETESİ

29Ağu

Türkiye’de 600.000 aile Alzheimer hastalığı ile mücadele ediyor

Türkiye nüfusu içinde şu an toplam nüfusun %8,7’sini oluşturan 65 yaş üstü nüfus hızla artıyor. Buna karşın diğer yaş grupları bu hızda bir artış göstermiyor. Bu nedenle demans hastalarının sayısında hızlı bir artış izleniyor. Halen dünyada 47 milyon Alzheimer hastası var ve 2030’da 76 milyon ve 2050’de ise 135.5 milyon hasta olması bekleniyor. Türkiye’de ise 600.000 aile bu hastalıkla mücadele ediyor.Her 3 saniyede 1 kişi demans hastası oluyor
Her 3 saniyede 1 kişinin demans hastası olduğunu ve bunların 3’te ikisinin Alzheimer’a yakalandığını vurgulayan Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu, şöyle konuştu: “Türkiye Alzheimer Derneği olarak kuruluş amacımız, toplumun demans ve Alzheimer hakkındaki bilinç ve bilgisini artırmak, ayrıca hasta ve hasta yakınlarına destek vermektir. Uzun yıllardır Alzheimer’s Disease International’ın (ADI) ve Alzheimer Europe’ın (AE) üyesi olan derneğimiz, Alzheimer hastalarına destek olmak amaçlı faaliyetlerini tüm hızıyla sürdürmektedir. Bu doğrultuda bu sene Konya Şubesi Gündüz Yaşam Evi’ni ve Mersin Şubesi Yatılı ve Gündüzlü Yaşam Evleri’ni açarak hasta ve hasta yakınlarına sunduğumuz desteği artırdığımız için son derece mutluyuz.”

Alzheimer kadınları daha çok etkiliyor
Alzheimer’in kadınlarda daha çok görüldüğünü vurgulayan Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu, şöyle konuştu: “Elde edilen yeni verilere göre 65 yaşından sonra her 6 kadından 1’i Alzheimer hastası olurken, erkeklerde bu oran 11’de 1 olarak gözlenmekte. Mevcut hastaların 2/3’ü de maalesef kadın. 60 yaşından sonra bir kadının Alzheimer olma riski, kadınlarda çok korkulan meme kanseri olma riskinden 2 kat daha fazla. Bu konuda; hormonal ve biyolojik faktörler, yaşam süresi, iş alanları, eğitim düzeyi, kalp hastalıklarının görülme sıklığı, strese duyarlılık, sık depresyon ve uyku bozukluklarının etkili olabileceği öne sürülüyor.”

Alzheimer hasta yakınları için her gün “en uzun gün”
Basın toplantısının katılımcılarından, Alzheimer hastası yakını Aysın İzer şunları söyledi: “Alzheimer ülkemizde de çok yaygın görülen bir hastalık olmasına rağmen halen bu konudaki toplumsal bilinç yetersiz seviyede. Hala Alzheimer’ın normal yaşlanma sürecinin bir parçası olduğunu ve bellek kaybından ibaret olduğunu düşünenler var. Evet, Alzheimer unutkanlıkla başlar ama kesinlikle bundan ibaret değildir. Alzheimer’a yakalanan kişilerin yakınlarını bekleyen çok zor bir süreç vardır ve herkes kendini bir gün bu durumda bulabilir. 10-15 yıl sürebilen hastalıkta orta evrelerden itibaren hasta yakınının en önemli görevlerinden biri bakım vermektir. Gece ve gündüz aralıksız, dikkat ve anlayış ve de sevgi ile bu bakımı vermek çok zorluklar taşıyan bir iştir ve hasta yakınlarının alacağı her destek ve onlara uzanacak her bir el önemlidir. Bunu bilerek, bu hastalık konusundaki toplumsal farkındalığı artırmak için bir şeyler yapmak son derece değerlidir. Bu nedenle bizi bu konuda bilinçlendiren ve her türlü pratik çözümü bize öğreten Türkiye Alzheimer Derneği’ne bir kez daha teşekkür ederim.”

Yaşlılıkta koku algısının azalması, demans ile ilişkili olabilir
Alzheimer tanısı konusunda gelinen son aşamalara değinen Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Barış Topçular şunları söyledi: “Yapılan araştırmalarda elde edilen bulgular, bilişsel bozukluk ve Alzheimer hastalığını saptamada koku tanıma testinin etkili olduğunu gösteriyor. Bu nedenle ileri yaşlarda kokuları tanıma ve ayırt etmede bozulmalar, Alzheimer hastalığının erken habercisi olabilir. Araştırmalarda koku tanıma testi, bilişsel bozukluk ve demans tanısı için kullanılan iki biyolojik belirteç ile karşılaştırılmıştır. Bulgular bilişsel bozukluk ve demansı saptamada koku tanıma bozukluğunun, MR kullanarak ölçülen entorhinal korteks kalınlığı kadar, hatta daha da iyi bir belirteç olduğunu göstermiştir. Buna karşın koku testi beyinde amiloid plakları gösteren Amiloid PET kadar etkin bulunmamıştır. Ancak, PET incelemeleri koku tanıma testine kıyasla son derece maliyetli ve uygulanması zordur. Daha ileri araştırmalar koku alma testinin demans riskini erken dönemde saptamada kullanışlı bir testi haline gelmesini sağlayabilir.”

Erken yaşlarda eğitim ve zihin egzersizleri fark yaratır
Eğitime erken yaşlarda başlayanlarda ve eğitim düzeyi yüksek olan kişilerde Alzheimer görülme oranının daha düşük olduğunu belirten Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Barış Topçular şunları söyledi: “Eğitimin Alzheimer hastalığı için bir koruyucu faktör olduğu nörobiyolojik olarak da gösterilmiştir. Wisconsin Üniversitesi Alzheimer Araştırma Merkezi’nde yürütülen çalışmada 268 katılımcıda eğitim düzeyinin Alzheimer Hastalığı gelişimi üzerine etkileri incelenmiştir. 211 sağlıklı birey ile 57 bilişsel bozukluğu olan bireyin katıldığı çalışmadaki bulgular, eğitim düzeyi yüksek bireylerde Alzheimer hastalığında rol oynayan amiloid ve TAU proteinlerinin birikiminin, eğitim düzeyi düşük bireylere kıyasla çok daha az olduğunu göstermektedir. Amerika Ulusal Sağlık Enstitüsü tarafından desteklenen bir grup araştırmacının elde ettiği veriler “bilgi işleme hızı” egzersizlerinin de ileride demans gelişme riskini azalttığını göstermekte. ACTIVE çalışmasında çeşitli bilişsel egzersizlerin sağlıklı bireylerdeki etkileri 10 yıl süreyle izlenmiştir. Altı farklı araştırma merkezinden 2,785 katılımcının olduğu çalışmada bellek egzersizleri, akıl yürütme egzersizleri ve bilgisayarlı “bilgi işleme hızı” egzersizleri karşılaştırılmış ve sadece “bilgi işleme hızı” egzersizlerinin demans üzerine etkili olduğu görülmüştür. 10 yıllık takipte bilgi işleme hızı egzersizlerinin demans gelişme riskinde %33 oranında azalma ile ilişkili olduğu görülmüştür. Biz de Türkiye Alzheimer Derneği olarak Gündüz Yaşam Evlerimizde bilgisayarla dikkat ve bellek rehabilitasyonu uygulamaları başlattık.

Beslenme, egzersiz ve meyve yemek demans riskini azaltıyor
Finlandiya’da, geniş bir katılımcı kitlesi üzerinde gerçekleştirilen FINGER çalışmasında Akdeniz tipi diyet ile beslenen, düzenli fiziksel ve bilişsel egzersiz yapan ve kalp damar hastalıkları açısından kontrol altında olan bireylerde demans gelişme riskinin daha düşük olduğunun saptandığını belirten Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Barış Topçular şöyle devam etti: “Amerika’da yapılan benzer bir çalışmada ise Akdeniz tipi diyet ile beslenen, fiziksel ve bilişsel egzersiz yapan bireylerde Alzheimer Hastalığı için karakteristik olan amiloid ve tau proteinlerinin beyindeki birikiminin çok daha az olduğu belirlenmiştir. Ayrıca 2016 yılında çeşitli çalışmalarda elde edilen bulgular günlük meyve tüketiminin Alzheimer Hastalığına yakalanma riskini belirgin şekilde azalttığını ortaya koymuştur.”

Tıbbın önündeki en önemli zorluk: Alzheimer hastalığı
Tam aşılardan umut kesilmişken, yaşanan yeni gelişmelerde Alzheimer tedavisindeki tablonun bir kez daha değiştiğini belirten Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Başar Bilgiç tedavi alanındaki gelişmeleri özetledi. “1906 yılında Alzheimer hastalığını tarif eden Alman nöropsikiyatr Alois Alzheimer, hastalıkta beyinde amiloid plaklar ve nörofibriler yumaklar adı verilen istenmeyen birikimlerin olduğunu yazmıştı. Son 10-15 yıl ise beyinde biriken amiloid maddesini temizleyen aşı çalışmalarının heyecanı ile geçti. Tüm hararetine rağmen bu çalışmalar ya başarısız sonlanmış ya da çok sınırlı olarak etkili çıkmış ve bu stratejiden yavaş yavaş umut kesilmişti. Tam bu sırada geçtiğimiz haftalarda Nature dergisinde erken dönemdeki Alzheimer hastalarının beyninde biriken amiloid maddesini doz ile ilişkili olacak şekilde temizleyen “Aduconumab” adlı molekülün verileri yayınlandı. Bu verilere göre bu molekül diğer aşılar gibi beyinden amiloid maddesini temizliyor ama onlardan farklı olarak ilk defa hastalarda gidişatı da yavaşlatıyor. Bazı yan etkiler izlense de bunların bu çalışmada kabul edilebilir yan etkiler olduğu söylenebilir. Önümüzdeki yıllarda bu molekülün ikinci aşama verilerini heyecanla bekleyeceğiz.

Sosyal bir hayat, kahve ve kakao Alzheimer’e karşı koruyucu
Sosyal bir hayatın Alzheimer’a karşı koruyucu bir etkisi olduğunu belirten Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Başar Bilgiç, kahve ve kakaonun koruyucu etkilerinin üzerinde durdu. “Yapılan saha çalışmalarında kahve tüketimi ve demans görülme sıklığı arasında ters orantı olduğu görülmüştür. Bu ilişkinin araştırıldığı tüm çalışmaların sonuçlarının bir araya getirilmesi ile hiç kahve içmeyenlere göre, günde 1 ila 2 bardak arasında kahve tüketen kişilerde Alzheimer hastalığı riskinin azaldığı gözlenmiştir. Buna karşılık 3 bardak ve üstü olacak şekilde aşırı kahve tüketenlerde bu olumlu etkinin ortadan kalktığı görülmüştür. Benzer şekilde kahve tüketiminin bir diğer nörodejeneratif hastalık olan Parkinson hastalığında da olumlu etkilere sahip olduğu bilinmektedir. Bu çalışmalarda bahsedilen 1-2 bardak kahve bizim geleneksel kahvemiz olan Türk kahvesi açısından düşünüldüğünde 3-4 fincan kahveye denk gelmektedir. Günde 3 kez Türk kahvesi içmek keyifli olduğu kadar bunamaya karşı koruyucu bir faktör olarak da durmaktadır.”
“Kahvenin yanı sıra günde 1-2 parça siyah çikolata yemenin de Alzheimer hastalığından korunmada etkili olabileceği yönünde veriler ortaya konmuştur. Kakaonun deney hayvanlarında Alzheimer hastalığında biriken plakları azalttığı ve de içeriğindeki flavonoid adı verilen maddelerin zihinsel işlevlere müspet etkilerinin olduğu bildirilmiştir. Bu bilgiler ışığında sosyal bir hayat yaşamanın da koruyucu etkisi düşünüldüğünde dostlar ile içilen
kahve ve yanında ağzı tatlandıracak bitter çikolatanın Alzheimer gelişimine karşı koyan müttefiklerimiz olduğu düşünülebilir.”
Alzheimer hastalığı ve inflamasyon
Alzheimer hastalığında beyin hücrelerinin ölümünün yanı sıra, çok erken evrelerden itibaren inflamasyonun da eşlik ettiğini belirten Doç. Dr. Başar Bilgiç, son dönemde Alzheimer hastalığı tedavisinde inflamasyonu azaltan ilaçların da denendiğini belirtti. “Şimdilik erken dönemdeki çalışmaları yapılan ve kanser hastalarında kullanılan bir sentetik kannaboid ve nadir görülen bir kansızlık nedeni olan orak hücreli anemi tedavisi için geliştirilen bir molekül Alzheimer hastalığında deneniyor. Bu yaklaşımın yararlı olup olmayacağını, bu moleküllerin hastalardaki kullanımı ile öğreneceğiz. Alzheimer hastalığında kandaki beyaz küre hücrelerini uyaran sargramostim isimli etken maddenin de etkili olabileceğine dair ön veriler mevcut. Bu ilacın etkinliği de hastalarda denenmekte ve bununla ilgili cevabı önümüzdeki yıllarda alacağız.”

Türkiye Alzheimer Derneği Hakkında:
Alzheimer Derneği, Alzheimer hastalığı ve diğer demans sendromlarıyla ilgilenen sağlık personeli, hastalar, hasta yakınları ve gönüllüler tarafından 1997 yılında kurulmuştur. Hastalık bilincinin geliştirilmesi, hastalığın toplumda tanınmasının sağlanması, hastaların ve yakınlarının desteklenmesi, kendi kendilerine yardım için zemin hazırlanması, daha iyi bilgilenme ve bakım sağlanması, bu konudaki bilimsel çalışmaların arttırılması ve desteklenmesi amacını gütmektedir.

Alzheimer hastalığı gibi kesin tedavi olanakları olmayan, toplumun önemli bir kesimini etkileyen, hastayla birlikte tüm bir ailenin de yaşamını somut olarak değiştiren ve uzun yıllar süren bir hastalıkta toplumsal destek çok önemlidir. Aktif yaşayan ve üreten bir yetişkinin giderek çocuklaşması, geçmişte edindiği becerileri birer birer yitirmesi ve tamamen bakıma muhtaç hale gelmesi, bu konuyu sıradan bir sağlık sorunu olmaktan çıkarmaktadır. Aileler için tedavi yöntemleri aranması gereken bir hastalık olmasının ötesinde Alzheimer hastalığı, yeni bir yaşam biçimi anlamına da gelmektedir. Derneğin önemli amaçlarından biri bu hastalığın tanınmasını sağlamaktır.

 

 

http://www.dha.com.tr/oku_1329987.html

29Ağu

Kadınlarda Alzheimer Riski, Meme Kanserinden 2 Kat Fazla’

Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu, elde edilen yeni verilere göre 65 yaşından sonra her 6 kadından 1′i Alzheimer olurken, erkeklerde bu oranın 11′de 1 olarak gözlendiğini belirterek, “60 yaşından sonra bir kadının Alzheimer olma riski, kadınlarda çok korkulan meme kanseri olma riskinden 2 kat daha fazla.” dedi.

Türkiye Alzheimer Derneği tarafından 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü kapsamında düzenlenen basın toplantısında konuşan Kulaksızoğlu, her 3 saniyede 1 kişinin demans hastası olduğunu ve bunların 3′te ikisinin de Alzheimer yakalandığını vurguladı.

Kulaksızoğlu, “Hala dünyada 47 milyon Alzheimer hastası var. Bu rakamın 2030′da 76, 2050′de ise 135,5 milyona ulaşması bekleniyor. Türkiye’de ise 600 bin aile bu hastalıkla mücadele ediyor.” dedi.

Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu, dernek olarak kuruluş amaçlarının toplumun demans ve Alzheimer hakkındaki bilinç ve bilgi seviyesini artırmak, ayrıca hasta ve hasta yakınlarına destek vermek olduğunu belirterek, “Derneğimizi uzun yıllardır hastalara destek olmak amaçlı faaliyetlerini tüm hızıyla sürdürmektedir. Bu doğrultuda bu sene Konya Şubesi Gündüz Yaşam Evi ile Mersin Şubesi Yatılı ve Gündüzlü Yaşam Evleri’ni açarak hasta ve hasta yakınlarına sunduğumuz desteği artırdığımız için son derece mutluyuz.” ifadelerini kullandı.

Alzheimer kadınları daha çok etkiliyor

Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu, Alzheimer kadınlarda daha çok görüldüğünü dile getirerek, şunları kaydetti:

“Elde edilen yeni verilere göre 65 yaşından sonra her 6 kadından 1′i Alzheimer olurken, erkeklerde bu oran 11′de 1 olarak gözlenmekte. 60 yaşından sonra bir kadının Alzheimer olma riski, kadınlarda çok korkulan meme kanseri olma riskinden 2 kat daha fazla. Bu konuda hormonal ve biyolojik faktörler, yaşam süresi, iş alanları, eğitim düzeyi, kalp hastalıklarının görülme sıklığı, strese duyarlılık, sık depresyon ve uyku bozukluklarının etkili olabileceği öne sürülüyor.”

Kulaksızoğlu, toplumun hastalığa karşı bir hazırlık içinde olmadığını ve bu konuda birlikte hareket edilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

“Yaşlılıkta koku algısının azalması, demansla ilişkili olabilir”

Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Barış Topçular da yapılan araştırmalarda elde edilen bulguların, bilişsel bozukluk ve hastalığı saptamada koku tanıma testinin etkili olduğunu gösterdiğini söyledi.

Topçular, bu nedenle ileri yaşlarda kokuları tanıma ve ayırt etmede görülebilecek bozulmaların hastalığın erken habercisi olabileceğine işaret ederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Araştırmalarda koku tanıma testi, bilişsel bozukluk ve demans tanısı için kullanılan iki biyolojik belirteçle karşılaştırılmıştır. Bulgular bilişsel bozukluk ve demansı saptamada koku tanıma bozukluğunun, MR kullanarak ölçülen entorhinal korteks kalınlığı kadar, hatta daha da iyi bir belirteç olduğunu göstermiştir. Buna karşın koku testi beyinde amiloid plakları gösteren Amiloid PET kadar etkin bulunmamıştır. Ancak, PET incelemeleri koku tanıma testine kıyasla son derece maliyetli ve uygulanması zordur. Daha ileri araştırmalar koku alma testinin demans riskini erken dönemde saptamada kullanışlı bir testi haline gelmesini sağlayabilir.”

Eğitime erken yaşlarda başlayan ve eğitim düzeyi yüksek olan kişilerde hastalığın görülme oranının daha düşük olduğuna işaret eden Doç. Dr. Topçular, “Eğitimin Alzheimer hastalığı için bir koruyucu faktör olduğu nörobiyolojik olarak da gösterilmiştir. Biz de Türkiye Alzheimer Derneği olarak Gündüz Yaşam Evlerimizde bilgisayarla dikkat ve bellek rehabilitasyonu uygulamaları başlattık.” diye konuştu.

Topçular, bir çalışmada Akdeniz tipi diyetle beslenen, düzenli fiziksel ve bilişsel egzersiz yapan ve kalp damar hastalıkları açısından kontrol altında olan bireylerde demans gelişme riskinin daha düşük olduğunun saptandığını vurgulayarak, günlük meyve tüketiminin de hastalığa yakalanma riskini belirgin şekilde azalttığının ortaya koyduğunu dile getirdi.

“Günde 1-2 bardak kahve hastalık riskini azaltıyor”

Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Başar Bilgiç de sosyal bir hayatın hastalığa karşı koruyucu bir etkinin olduğunu vurgulayarak, şöyle devam etti:

“Yapılan saha çalışmalarında kahve tüketimi ve demans görülme sıklığı arasında ters orantı olduğu görülmüştür. Bu ilişkinin araştırıldığı tüm çalışmaların sonuçlarının bir araya getirilmesiyle hiç kahve içmeyenlere göre, günde 1 ila 2 bardak arasında kahve tüketen kişilerde hastalık riskinin azaldığı gözlenmiştir. Buna karşılık 3 bardak ve üstü olacak şekilde aşırı kahve tüketenlerde bu olumlu etkinin ortadan kalktığı görülmüştür. Benzer şekilde kahve tüketiminin bir diğer nörodejeneratif hastalık olan Parkinson hastalığında da olumlu etkilere sahip olduğu bilinmektedir. Bu çalışmalarda bahsedilen 1-2 bardak kahve bizim geleneksel kahvemiz olan Türk kahvesi açısından düşünüldüğünde 3-4 fincan kahveye denk gelmektedir. Günde 3 kez Türk kahvesi içmek keyifli olduğu kadar bunamaya karşı koruyucu bir faktör olarak da durmaktadır. Kahvenin yanı sıra günde 1-2 parça siyah çikolata yemenin de hastalıktan korunmada etkili olabileceği yönünde veriler ortaya konmuştur.”

Hasta yakını Aysın İzer de hastalığın ülkede çok yaygın görülen bir sorun olmasına rağmen bu konudaki toplumsal bilincin yetersiz kaldığını söyledi.

İzer, Alzheimer yaşlanma sürecinin parçası ve bellek kaybından ibaret olarak düşünüldüğünü ifade ederek, “Hastalığa yakalanan kişilerin yakınlarını bekleyen çok zor bir süreç vardır ve herkes kendini bir gün bu durumda bulabilir. 10-15 yıl sürebilen hastalıkta orta evrelerden itibaren hasta yakınının en önemli görevlerinden biri bakım vermektir. Gece ve gündüz aralıksız, dikkat ve anlayış ve de sevgiyle bu bakımı vermek çok zorluklar taşıyan bir iştir ve hasta yakınlarının alacağı her destek ve onlara uzanacak her bir el önemlidir. Bunu bilerek, bu hastalık konusundaki toplumsal farkındalığı artırmak için bir şeyler yapmak son derece değerlidir.” şeklinde konuştu.

 

http://www.duyarsiz.org/haber/kadinlarda-alzaymir-riski-meme-kanserinden-2-kat-fazla-h25791.html

29Ağu

Günde 1 ila 2 bardak arasında kahve tüketen kişilerde Alzheimer hastalığı riskinin azaldığı gözlenmiştir

Günde 1 ila 2 bardak arasında kahve tüketiminin Alzheimer riskini azalttığını da söyleyen Doç. Dr. Başar Bilgiç,  “aşırı kahve tüketenlerde bu olumlu etkinin ortadan kalktığı görülmüştür” ifadesini kullandı.

Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu, Yönetim Kurulu Üyeleri Doç. Dr. Başar Bilgiç, Doç. Dr. Barış Topçular, Hüseyin Beşgül, Revna Demirören ve Burcu Cesur’un yanı sıra hasta yakını Aysın İzer’in katılımıyla gerçekleşen toplantıda Alzheimer tedavisinde ve teşhisinde kaydedilen son gelişmeler hakkında bilgiler verildi.

Türkiye nüfusu içinde şu an toplam nüfusun %8,7’sini oluşturan 65 yaş üstü nüfus hızla artıyor. Buna karşın diğer yaş grupları bu hızda bir artış göstermiyor. Bu nedenle demans  hastalarının sayısında hızlı bir artış izleniyor. Halen dünyada 47 milyon Alzheimer hastası var ve 2030’da 76 milyon ve 2050’de ise 135.5 milyon hasta olması bekleniyor. Türkiye’de ise 600.000 aile bu hastalıkla mücadele ediyor.

Her 3 saniyede 1 kişi demans hastası oluyor

Her 3 saniyede 1 kişinin demans hastası olduğunu ve bunların 3’te ikisinin Alzheimer’a yakalandığını vurgulayan Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu, şöyle konuştu: “Türkiye Alzheimer Derneği olarak kuruluş amacımız, toplumun demans ve Alzheimer hakkındaki bilinç ve bilgisini artırmak, ayrıca hasta ve hasta yakınlarına destek vermektir. Uzun yıllardır Alzheimer’s Disease International’ın (ADI) ve Alzheimer Europe’ın (AE) üyesi olan derneğimiz, Alzheimer hastalarına destek olmak amaçlı faaliyetlerini tüm hızıyla sürdürmektedir. Bu doğrultuda bu sene Konya Şubesi Gündüz Yaşam Evi’ni ve Mersin Şubesi Yatılı ve Gündüzlü Yaşam Evleri’ni açarak hasta ve hasta yakınlarına sunduğumuz desteği artırdığımız için son derece mutluyuz.”

Alzheimer kadınları daha çok etkiliyor

Alzheimer’in kadınlarda daha çok görüldüğünü vurgulayan Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu, şöyle konuştu: “Elde edilen yeni verilere göre 65 yaşından sonra her 6 kadından 1’i Alzheimer hastası olurken, erkeklerde bu oran 11’de 1 olarak gözlenmekte. Mevcut hastaların 2/3’ü de maalesef kadın. 60 yaşından sonra bir kadının Alzheimer olma riski, kadınlarda çok korkulan meme kanseri olma riskinden 2 kat daha fazla. Bu konuda;  hormonal ve biyolojik faktörler,  yaşam süresi, iş alanları, eğitim düzeyi, kalp hastalıklarının görülme sıklığı, strese duyarlılık, sık depresyon ve uyku bozukluklarının etkili olabileceği öne sürülüyor.”

Alzheimer hasta yakınları için her gün “en uzun gün”

Basın toplantısının katılımcılarından, Alzheimer hastası yakını Aysın İzer şunları söyledi: “Alzheimer ülkemizde de çok yaygın görülen bir hastalık olmasına rağmen halen bu konudaki toplumsal bilinç yetersiz seviyede. Hala Alzheimer’ın normal yaşlanma sürecinin bir parçası olduğunu ve bellek kaybından ibaret olduğunu düşünenler var. Evet, Alzheimer unutkanlıkla başlar ama kesinlikle bundan ibaret değildir. Alzheimer’a yakalanan kişilerin yakınlarını bekleyen çok zor bir süreç vardır ve herkes kendini bir gün bu durumda bulabilir. 10-15 yıl sürebilen hastalıkta orta evrelerden itibaren hasta yakınının en önemli görevlerinden biri bakım vermektir. Gece ve gündüz aralıksız, dikkat ve anlayış ve de sevgi ile bu bakımı vermek çok zorluklar taşıyan bir iştir ve hasta yakınlarının alacağı her destek ve onlara uzanacak her bir el önemlidir. Bunu bilerek, bu hastalık konusundaki toplumsal farkındalığı artırmak için bir şeyler yapmak son derece değerlidir. Bu nedenle bizi bu konuda bilinçlendiren ve her türlü pratik çözümü bize öğreten Türkiye Alzheimer Derneği’ne bir kez daha teşekkür ederim.”

Yaşlılıkta koku algısının azalması, demans ile ilişkili olabilir

Alzheimer tanısı konusunda gelinen son aşamalara değinen Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Barış Topçular şunları söyledi: “Yapılan araştırmalarda elde edilen bulgular, bilişsel bozukluk ve Alzheimer hastalığını saptamada koku tanıma testinin etkili olduğunu gösteriyor. Bu nedenle ileri yaşlarda kokuları tanıma ve ayırt etmede bozulmalar, Alzheimer hastalığının erken habercisi olabilir. Araştırmalarda koku tanıma testi, bilişsel bozukluk ve demans tanısı için kullanılan iki biyolojik belirteç ile karşılaştırılmıştır. Bulgular bilişsel bozukluk ve demansı saptamada koku tanıma bozukluğunun, MR kullanarak ölçülen entorhinal korteks kalınlığı kadar, hatta daha da iyi bir belirteç olduğunu göstermiştir.

Buna karşın koku testi beyinde amiloid plakları gösteren Amiloid PET kadar etkin bulunmamıştır. Ancak, PET incelemeleri koku tanıma testine kıyasla son derece maliyetli ve uygulanması zordur. Daha ileri araştırmalar koku alma testinin demans riskini erken dönemde saptamada kullanışlı bir testi haline gelmesini sağlayabilir.”

Erken yaşlarda eğitim ve zihin egzersizleri fark yaratır

Eğitime erken yaşlarda başlayanlarda ve eğitim düzeyi yüksek olan kişilerde Alzheimer görülme oranının daha düşük olduğunu belirten Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Barış Topçular şunları söyledi: “Eğitimin Alzheimer hastalığı için bir koruyucu faktör olduğu nörobiyolojik olarak da gösterilmiştir. Wisconsin Üniversitesi Alzheimer Araştırma Merkezi’nde yürütülen çalışmada 268 katılımcıda eğitim düzeyinin Alzheimer Hastalığı gelişimi üzerine etkileri incelenmiştir. 211 sağlıklı birey ile 57 bilişsel bozukluğu olan bireyin katıldığı çalışmadaki bulgular, eğitim düzeyi yüksek bireylerde Alzheimer hastalığında rol oynayan amiloid ve TAU proteinlerinin birikiminin, eğitim düzeyi düşük bireylere kıyasla çok daha az olduğunu göstermektedir. Amerika Ulusal Sağlık Enstitüsü tarafından desteklenen bir grup araştırmacının elde ettiği veriler “bilgi işleme hızı” egzersizlerinin de ileride demans gelişme riskini azalttığını göstermekte. ACTIVE çalışmasında çeşitli bilişsel egzersizlerin sağlıklı bireylerdeki etkileri 10 yıl süreyle izlenmiştir. Altı farklı araştırma merkezinden 2,785 katılımcının olduğu çalışmada bellek egzersizleri, akıl yürütme egzersizleri ve bilgisayarlı “bilgi işleme hızı” egzersizleri karşılaştırılmış ve sadece “bilgi işleme hızı” egzersizlerinin demans üzerine etkili olduğu görülmüştür.  10 yıllık takipte bilgi işleme hızı egzersizlerinin demans gelişme riskinde %33 oranında azalma ile ilişkili olduğu görülmüştür. Biz de Türkiye Alzheimer Derneği olarak Gündüz Yaşam Evlerimizde bilgisayarla dikkat ve bellek rehabilitasyonu uygulamaları başlattık.

Beslenme, egzersiz ve meyve yemek demans riskini azaltıyor

Finlandiya’da, geniş bir katılımcı kitlesi üzerinde gerçekleştirilen FINGER çalışmasında Akdeniz tipi diyet ile beslenen, düzenli fiziksel ve bilişsel egzersiz yapan ve kalp damar hastalıkları açısından kontrol altında olan bireylerde demans gelişme riskinin daha düşük olduğunun saptandığını belirten Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Barış Topçular şöyle devam etti: “Amerika’da yapılan benzer bir çalışmada ise Akdeniz tipi diyet ile beslenen, fiziksel ve bilişsel egzersiz yapan bireylerde Alzheimer Hastalığı için karakteristik olan amiloid ve tau proteinlerinin beyindeki birikiminin çok daha az olduğu belirlenmiştir. Ayrıca 2016 yılında çeşitli çalışmalarda elde edilen bulgular günlük meyve tüketiminin Alzheimer Hastalığına yakalanma riskini belirgin şekilde azalttığını ortaya koymuştur.”

Tıbbın önündeki en önemli zorluk: Alzheimer hastalığı

Tam aşılardan umut kesilmişken, yaşanan yeni gelişmelerde Alzheimer tedavisindeki tablonun bir kez daha değiştiğini belirten Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Başar Bilgiç tedavi alanındaki gelişmeleri özetledi. “1906 yılında Alzheimer hastalığını tarif eden Alman nöropsikiyatr Alois Alzheimer, hastalıkta beyinde amiloid plaklar ve nörofibriler yumaklar adı verilen istenmeyen birikimlerin olduğunu yazmıştı. Son 10-15 yıl ise beyinde biriken amiloid maddesini temizleyen aşı çalışmalarının heyecanı ile geçti. Tüm hararetine rağmen bu çalışmalar ya başarısız sonlanmış ya da çok sınırlı olarak etkili çıkmış ve bu stratejiden yavaş yavaş umut kesilmişti. Tam bu sırada geçtiğimiz haftalarda Nature dergisinde erken dönemdeki Alzheimer hastalarının beyninde biriken amiloid maddesini doz ile ilişkili olacak şekilde temizleyen “Aduconumab” adlı molekülün verileri yayınlandı. Bu verilere göre bu molekül diğer aşılar gibi beyinden amiloid maddesini temizliyor ama onlardan farklı olarak ilk defa hastalarda gidişatı da yavaşlatıyor. Bazı yan etkiler izlense de bunların bu çalışmada kabul edilebilir yan etkiler olduğu söylenebilir. Önümüzdeki yıllarda bu molekülün ikinci aşama verilerini heyecanla bekleyeceğiz.

Sosyal bir hayat, kahve ve kakao Alzheimer’e karşı koruyucu

Sosyal bir hayatın Alzheimer’a karşı koruyucu bir etkisi olduğunu belirten Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Başar Bilgiç, kahve ve kakaonun koruyucu etkilerinin üzerinde durdu. “Yapılan saha çalışmalarında kahve tüketimi ve demans görülme sıklığı arasında ters orantı olduğu görülmüştür. Bu ilişkinin araştırıldığı tüm çalışmaların sonuçlarının bir araya getirilmesi ile hiç kahve içmeyenlere göre, günde 1 ila 2 bardak arasında kahve tüketen kişilerde Alzheimer hastalığı riskinin azaldığı gözlenmiştir.

Buna karşılık 3 bardak ve üstü olacak şekilde aşırı kahve tüketenlerde bu olumlu etkinin ortadan kalktığı görülmüştür. Benzer şekilde kahve tüketiminin bir diğer nörodejeneratif hastalık olan Parkinson hastalığında da olumlu etkilere sahip olduğu bilinmektedir. Bu çalışmalarda bahsedilen 1-2 bardak kahve bizim geleneksel kahvemiz olan Türk kahvesi açısından düşünüldüğünde 3-4 fincan kahveye denk gelmektedir. Günde 3 kez Türk kahvesi içmek keyifli olduğu kadar bunamaya karşı koruyucu bir faktör olarak da durmaktadır.”

“Kahvenin yanı sıra günde 1-2 parça siyah çikolata yemenin de Alzheimer hastalığından korunmada etkili olabileceği yönünde veriler ortaya konmuştur. Kakaonun deney hayvanlarında Alzheimer hastalığında biriken plakları azalttığı ve de içeriğindeki flavonoid adı verilen maddelerin zihinsel işlevlere müspet etkilerinin olduğu bildirilmiştir. Bu bilgiler ışığında sosyal bir hayat yaşamanın da koruyucu etkisi düşünüldüğünde dostlar ile içilen

kahve ve yanında ağzı tatlandıracak bitter çikolatanın Alzheimer gelişimine karşı koyan müttefiklerimiz olduğu düşünülebilir.”

Alzheimer hastalığı ve inflamasyon

Alzheimer hastalığında beyin hücrelerinin ölümünün yanı sıra, çok erken evrelerden itibaren inflamasyonun da eşlik ettiğini belirten Doç. Dr. Başar Bilgiç, son dönemde Alzheimer hastalığı tedavisinde inflamasyonu azaltan ilaçların da denendiğini belirtti. “Şimdilik erken dönemdeki çalışmaları yapılan ve kanser hastalarında kullanılan bir sentetik kannaboid ve nadir görülen bir kansızlık nedeni olan orak hücreli anemi tedavisi için geliştirilen bir molekül Alzheimer hastalığında deneniyor. Bu yaklaşımın yararlı olup olmayacağını, bu moleküllerin hastalardaki kullanımı ile öğreneceğiz. Alzheimer hastalığında kandaki beyaz küre hücrelerini uyaran sargramostim isimli etken maddenin de etkili olabileceğine dair ön veriler mevcut. Bu ilacın etkinliği de hastalarda denenmekte ve bununla ilgili cevabı önümüzdeki yıllarda alacağız.”

http://t24.com.tr/haber/turkiyede-600-bin-aile-alzheimer-hastaligi-ile-mucadele-ediyor,360718