-
Türkiye’de 600 bin kişi alzheimer hastası Yapılan araştırmalara göre, dünyada 47 milyon, ülkemizde ise 600 bin kişinin Alzheimer hastası olduğu belirlendi.
-
Alzheimer’e ne kadar erken tanı konursa, bu hastalıkla mücadelede başarı şansı o kadar yüksek oluyor.
-
Işın Baral Kulaksızoğlu, gelmekte olan Alzheimerli hasta dalgasına dikkati çekerek, “Hazır değiliz” dedi.
-
Ancak hastalığın tanısı çoğunlukla hastalar gündelik şeyleri unuttukları, karıştırdıkları veya yön bulmakta zorlandıkları zaman, yani geç kalındığında konuyor.
- http://www.palo.com.tr/a/65-ten-sonra-6-kad%C4%B1ndan-1-i-alzheimer-1877758
Koku Tanıma Testiyle Alzheimer Tanısı
Koku Tanıma Testiyle Alzheimer Tanısı
Türkiye Alzheimer Derneği, 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü nedeniyle bir basın toplantısı düzenledi. Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu, Yönetim Kurulu Üyeleri Doç. Dr. Başar Bilgiç, Doç. Dr. Barış Topçular, Hüseyin Beşgül, Revna Demirören ve Burcu Cesur’un yanı sıra hasta yakını Aysın İzer’in katılımıyla gerçekleşen toplantıda Alzheimer tedavisinde ve teşhisinde kaydedilen son gelişmeler hakkında bilgiler verildi.
Türkiye nüfusu içinde şu an toplam nüfusun yüzde 8,7’sini oluşturan 65 yaş üstü nüfus hızla artıyor. Buna karşın diğer yaş grupları bu hızda bir artış göstermiyor. Bu nedenle demans hastalarının sayısında hızlı bir artış izleniyor. Halen dünyada 47 milyon Alzheimer hastası var ve 2030’da 76 milyon ve 2050’de ise 135.5 milyon hasta olması bekleniyor. Türkiye’de ise 600.000 aile bu hastalıkla mücadele ediyor.
HER 3 SANİYEDE 1 KİŞİ DEMANS HASTASI OLUYOR
Her 3 saniyede 1 kişinin demans hastası olduğunu ve bunların 3’te ikisinin Alzheimer’a yakalandığını vurgulayan Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu, şöyle konuştu: “Türkiye Alzheimer Derneği olarak kuruluş amacımız, toplumun demans ve Alzheimer hakkındaki bilinç ve bilgisini artırmak, ayrıca hasta ve hasta yakınlarına destek vermektir. Uzun yıllardır Alzheimer’s Disease International’ın (ADI) ve Alzheimer Europe’ın (AE) üyesi olan derneğimiz, Alzheimer hastalarına destek olmak amaçlı faaliyetlerini tüm hızıyla sürdürmektedir. Bu doğrultuda bu sene Konya Şubesi Gündüz Yaşam Evi’ni ve Mersin Şubesi Yatılı ve Gündüzlü Yaşam Evleri’ni açarak hasta ve hasta yakınlarına sunduğumuz desteği artırdığımız için son derece mutluyuz.”
ALZHEİMER KADINLARI DAHA ÇOK ETKİLİYOR
Alzheimer’in kadınlarda daha çok görüldüğünü vurgulayan Prof. Dr. Işın Baral Kulaksızoğlu, şöyle konuştu: “Elde edilen yeni verilere göre 65 yaşından sonra her 6 kadından 1’i Alzheimer hastası olurken, erkeklerde bu oran 11’de 1 olarak gözlenmekte. Mevcut hastaların 2/3’ü de maalesef kadın. 60 yaşından sonra bir kadının Alzheimer olma riski, kadınlarda çok korkulan meme kanseri olma riskinden 2 kat daha fazla. Bu konuda; hormonal ve biyolojik faktörler, yaşam süresi, iş alanları, eğitim düzeyi, kalp hastalıklarının görülme sıklığı, strese duyarlılık, sık depresyon ve uyku bozukluklarının etkili olabileceği öne sürülüyor.”
Alzheimer Riskini Azaltmak İçin
. Kalbinize iyi bakın
. Hareket edin
. Sağlıklı beslenin
. Aklınızı çalıştırın
. Aktif bir sosyal yaşam sürün
ALZHEİMER HASTA YAKINLARI İÇİN HER GÜN “EN UZUN GÜN”
Basın toplantısının katılımcılarından, Alzheimer hastası yakını Aysın İzer şunları söyledi: “Alzheimer ülkemizde de çok yaygın görülen bir hastalık olmasına rağmen halen bu konudaki toplumsal bilinç yetersiz seviyede. Hala Alzheimer’ın normal yaşlanma sürecinin bir parçası olduğunu ve bellek kaybından ibaret olduğunu düşünenler var. Evet, Alzheimer unutkanlıkla başlar ama kesinlikle bundan ibaret değildir. Alzheimer’a yakalanan kişilerin yakınlarını bekleyen çok zor bir süreç vardır ve herkes kendini bir gün bu durumda bulabilir. 10-15 yıl sürebilen hastalıkta orta evrelerden itibaren hasta yakınının en önemli görevlerinden biri bakım vermektir. Gece ve gündüz aralıksız, dikkat ve anlayış ve de sevgi ile bu bakımı vermek çok zorluklar taşıyan bir iştir ve hasta yakınlarının alacağı her destek ve onlara uzanacak her bir el önemlidir. Bunu bilerek, bu hastalık konusundaki toplumsal farkındalığı artırmak için bir şeyler yapmak son derece değerlidir. Bu nedenle bizi bu konuda bilinçlendiren ve her türlü pratik çözümü bize öğreten Türkiye Alzheimer Derneği’ne bir kez daha teşekkür ederim.”
YAŞLILIKTA KOKU ALGISININ AZALMASI, DEMANS İLE İLİŞKİLİ OLABİLİR
Alzheimer tanısı konusunda gelinen son aşamalara değinen Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Barış Topçular şunları söyledi: “Yapılan araştırmalarda elde edilen bulgular, bilişsel bozukluk ve Alzheimer hastalığını saptamada koku tanıma testinin etkili olduğunu gösteriyor. Bu nedenle ileri yaşlarda kokuları tanıma ve ayırt etmede bozulmalar, Alzheimer hastalığının erken habercisi olabilir. Araştırmalarda koku tanıma testi, bilişsel bozukluk ve demans tanısı için kullanılan iki biyolojik belirteç ile karşılaştırılmıştır. Bulgular bilişsel bozukluk ve demansı saptamada koku tanıma bozukluğunun, MR kullanarak ölçülen entorhinal korteks kalınlığı kadar, hatta daha da iyi bir belirteç olduğunu göstermiştir. Buna karşın koku testi beyinde amiloid plakları gösteren Amiloid PET kadar etkin bulunmamıştır. Ancak, PET incelemeleri koku tanıma testine kıyasla son derece maliyetli ve uygulanması zordur. Daha ileri araştırmalar koku alma testinin demans riskini erken dönemde saptamada kullanışlı bir testi haline gelmesini sağlayabilir.”
Alzheimer Hastalığının habercisi olabilir?
. Günlük yaşamı etkileyecek düzeyde unutkanlık ( özellikle yakın zamana ait olayları ve insan isimlerini hatırlayamama)
. Günlük işlerini yerine getirmekte güçlük çekme (Örneğin alışveriş yapma, yemek pişirme ya da bir ev aletini çalıştırma)
. Kelime bulmakta güçlük çekme
. Tarihleri unutma veya bildiği yolları bulamama
. Karar vermekte güçlük çekme ( Örneğin giysi seçimi)
. Pratik Düşünme becerisinin azalması ( hesap yapabilme ya da planlama)
. Sık kullanılan eşyaları yanlış yere koyma ( Örneğin; gözlüğünü ayakkabı dolabına koyma)
. Ruh hali veya davranışlarda değişiklik ( Örneğin; çabuk çabuk ağlama ya da sinirlenme)
. Kişilik değişiklikleri ( Örneğin; çevresindeki insanlardan kuşkulanma ve suçlama)
ERKEN YAŞLARDA EĞİTİM VE ZİHİN EGZERSİZLERİ FARK YARATIR
Eğitime erken yaşlarda başlayanlarda ve eğitim düzeyi yüksek olan kişilerde Alzheimer görülme oranının daha düşük olduğunu belirten Doç. Dr. Barış Topçular şunları söyledi: “Eğitimin Alzheimer hastalığı için bir koruyucu faktör olduğu nörobiyolojik olarak da gösterilmiştir. Wisconsin Üniversitesi Alzheimer Araştırma Merkezi’nde yürütülen çalışmada 268 katılımcıda eğitim düzeyinin Alzheimer Hastalığı gelişimi üzerine etkileri incelenmiştir. 211 sağlıklı birey ile 57 bilişsel bozukluğu olan bireyin katıldığı çalışmadaki bulgular, eğitim düzeyi yüksek bireylerde Alzheimer hastalığında rol oynayan amiloid ve TAU proteinlerinin birikiminin, eğitim düzeyi düşük bireylere kıyasla çok daha az olduğunu göstermektedir. Amerika Ulusal Sağlık Enstitüsü tarafından desteklenen bir grup araştırmacının elde ettiği veriler “bilgi işleme hızı” egzersizlerinin de ileride demans gelişme riskini azalttığını göstermekte. ACTIVE çalışmasında çeşitli bilişsel egzersizlerin sağlıklı bireylerdeki etkileri 10 yıl süreyle izlenmiştir. Altı farklı araştırma merkezinden 2,785 katılımcının olduğu çalışmada bellek egzersizleri, akıl yürütme egzersizleri ve bilgisayarlı “bilgi işleme hızı” egzersizleri karşılaştırılmış ve sadece “bilgi işleme hızı” egzersizlerinin demans üzerine etkili olduğu görülmüştür. 10 yıllık takipte bilgi işleme hızı egzersizlerinin demans gelişme riskinde yüzde 33 oranında azalma ile ilişkili olduğu görülmüştür. Biz de Türkiye Alzheimer Derneği olarak Gündüz Yaşam Evlerimizde bilgisayarla dikkat ve bellek rehabilitasyonu uygulamaları başlattık.
BESLENME, EGZERSİZ VE MEYVE YEMEK DEMANS RİSKİNİ AZALTIYOR
Finlandiya’da, geniş bir katılımcı kitlesi üzerinde gerçekleştirilen FINGER çalışmasında Akdeniz tipi diyet ile beslenen, düzenli fiziksel ve bilişsel egzersiz yapan ve kalp damar hastalıkları açısından kontrol altında olan bireylerde demans gelişme riskinin daha düşük olduğunun saptandığını belirten Doç. Dr. Barış Topçular şöyle devam etti: “Amerika’da yapılan benzer bir çalışmada ise Akdeniz tipi diyet ile beslenen, fiziksel ve bilişsel egzersiz yapan bireylerde Alzheimer Hastalığı için karakteristik olan amiloid ve tau proteinlerinin beyindeki birikiminin çok daha az olduğu belirlenmiştir. Ayrıca 2016 yılında çeşitli çalışmalarda elde edilen bulgular günlük meyve tüketiminin Alzheimer Hastalığına yakalanma riskini belirgin şekilde azalttığını ortaya koymuştur.”
TIBBIN ÖNÜNDEKİ EN ÖNEMLİ ZORLUK: ALZHEİMER HASTALIĞI
Tam aşılardan umut kesilmişken, yaşanan yeni gelişmelerde Alzheimer tedavisindeki tablonun bir kez daha değiştiğini belirten Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Başar Bilgiç tedavi alanındaki gelişmeleri özetledi. “1906 yılında Alzheimer hastalığını tarif eden Alman nöropsikiyatr Alois Alzheimer, hastalıkta beyinde amiloid plaklar ve nörofibriler yumaklar adı verilen istenmeyen birikimlerin olduğunu yazmıştı. Son 10-15 yıl ise beyinde biriken amiloid maddesini temizleyen aşı çalışmalarının heyecanı ile geçti. Tüm hararetine rağmen bu çalışmalar ya başarısız sonlanmış ya da çok sınırlı olarak etkili çıkmış ve bu stratejiden yavaş yavaş umut kesilmişti. Tam bu sırada geçtiğimiz haftalarda Nature dergisinde erken dönemdeki Alzheimer hastalarının beyninde biriken amiloid maddesini doz ile ilişkili olacak şekilde temizleyen “Aduconumab” adlı molekülün verileri yayınlandı. Bu verilere göre bu molekül diğer aşılar gibi beyinden amiloid maddesini temizliyor ama onlardan farklı olarak ilk defa hastalarda gidişatı da yavaşlatıyor. Bazı yan etkiler izlense de bunların bu çalışmada kabul edilebilir yan etkiler olduğu söylenebilir. Önümüzdeki yıllarda bu molekülün ikinci aşama verilerini heyecanla bekleyeceğiz.
SOSYAL BİR HAYAT, KAHVE VE KAKAO ALZHEİMER’E KARŞI KORUYUCU
Sosyal bir hayatın Alzheimer’a karşı koruyucu bir etkisi olduğunu belirten Doç. Dr. Başar Bilgiç, kahve ve kakaonun koruyucu etkilerinin üzerinde durdu. “Yapılan saha çalışmalarında kahve tüketimi ve demans görülme sıklığı arasında ters orantı olduğu görülmüştür. Bu ilişkinin araştırıldığı tüm çalışmaların sonuçlarının bir araya getirilmesi ile hiç kahve içmeyenlere göre, günde 1 ila 2 bardak arasında kahve tüketen kişilerde Alzheimer hastalığı riskinin azaldığı gözlenmiştir. Buna karşılık 3 bardak ve üstü olacak şekilde aşırı kahve tüketenlerde bu olumlu etkinin ortadan kalktığı görülmüştür. Benzer şekilde kahve tüketiminin bir diğer nörodejeneratif hastalık olan Parkinson hastalığında da olumlu etkilere sahip olduğu bilinmektedir. Bu çalışmalarda bahsedilen 1-2 bardak kahve bizim geleneksel kahvemiz olan Türk kahvesi açısından düşünüldüğünde 3-4 fincan kahveye denk gelmektedir. Günde 3 kez Türk kahvesi içmek keyifli olduğu kadar bunamaya karşı koruyucu bir faktör olarak da durmaktadır.”
“Kahvenin yanı sıra günde 1-2 parça siyah çikolata yemenin de Alzheimer hastalığından korunmada etkili olabileceği yönünde veriler ortaya konmuştur. Kakaonun deney hayvanlarında Alzheimer hastalığında biriken plakları azalttığı ve de içeriğindeki flavonoid adı verilen maddelerin zihinsel işlevlere müspet etkilerinin olduğu bildirilmiştir. Bu bilgiler ışığında sosyal bir hayat yaşamanın da koruyucu etkisi düşünüldüğünde dostlar ile içilen kahve ve yanında ağzı tatlandıracak bitter çikolatanın Alzheimer gelişimine karşı koyan müttefiklerimiz olduğu düşünülebilir.”
Beyninizi Sevin
- Egzersiz Yapın: Beyninize ve Vücudunuza kan akışını ve kalp ritminizi artırmak için düzenli olarak egzersiz yapın. Çeşitli bilimsel çalışmalar fiziksel aktivitenin zihinsel bozulma riskini azalttığını göstermektedir.
- Okuyun, öğrenin: Hayatın her döneminde eğitim, zihinsel bozulma ve demans riskini azaltır. Örneğin belediyelerin, üniversitelerin açtıkları eğitimlere, kursa katılın.
- Sigarayı bırakın. Sigara içmenin zihinsel bozulma riskini artırdığı kanıtlanmıştır. Sigarayı bırakmak, risk seviyenizi, hiç içmemiş olanlarınkine yakın bir seviyeye indirir.
- Kalbinize iyi bakın. Şişmanlık yüksek tansiyon ve diyabet gibi hastalıklar ve inmenin zihinsel sağlığı da olumsuz etkilediği kanıtlanmıştır. Kalbinize iyi bakın, beyniniz de sağlıklı olsun.
- Başınızı koruyun! Çarpmayın. Beyin hasarları zihinsel bozulma ya da demans riskini artırabilir. Arabada kemer takın, bisiklet ve benzeri araçlar sürerken kask takın ve düşmeleri önleyecek tedbirler alın.
- Doğru Beslenin. Az yağlı, sebze ve meyveden yana zengin, sağlıklı ve dengeli beslenerek zihinsel gerilime riskini azaltın. Beslenmenin zihinsel fonksiyonları üzerindeki etkisi konusunda çok fazla araştırma bulunmamakla birlikte, Akdeniz diyeti gibi bazı diyetler riski azaltmak konusunda yararlıdır.
- Uykunuzu Tam Alın. Yeterince uyumamak, uykusuzluk hastalığı veya uyku apnesi hafıza ve düşünme kapasitesi üzerinde olumsuz etkiler yaratabilir.
- Ruh sağlığınıza dikkat edin. Bazı bilimsel çalışmalar, depresyonun zihinsel bozulma riskini artırdığına işaret ediyor, dolayısıyla depresyon, kaygı gibi ruh sağlığı sorunlarına ilişkin belirtiler yaşıyorsanız derhal tıbbi destek alın.
- Arkadaşlarınızdan kopmayın. Sosyal ilişkileri yoğun tutmak beyin sağlığını destekler Akraba ve dostlarınızla sık sık size keyif veren etkinliklerde bir araya gelin. Hayvanları seviyorsanız bir barınakta gönüllü olun, şarkı söylemeyi seviyorsanız bir koroya katılın.
- Beyninizi meşgul edin. Beyninizi hep aktif tutun. Bir mobilya parçası inşa edin, yapboz yapın, sanatla uğraşın, briç gibi stratejik düşünmeyi gerektiren oyunlar oynayın. Yeni şeyler deneyin. Beyninizi zorlamanın size hem kısa hem de uzun vadede yararları olur.
ALZHEİMER HASTALIĞI VE İNFLAMASYON
Alzheimer hastalığında beyin hücrelerinin ölümünün yanı sıra, çok erken evrelerden itibaren inflamasyonun da eşlik ettiğini belirten Doç. Dr. Başar Bilgiç, son dönemde Alzheimer hastalığı tedavisinde inflamasyonu azaltan ilaçların da denendiğini belirtti. “Şimdilik erken dönemdeki çalışmaları yapılan ve kanser hastalarında kullanılan bir sentetik kannaboid ve nadir görülen bir kansızlık nedeni olan orak hücreli anemi tedavisi için geliştirilen bir molekül Alzheimer hastalığında deneniyor. Bu yaklaşımın yararlı olup olmayacağını, bu moleküllerin hastalardaki kullanımı ile öğreneceğiz. Alzheimer hastalığında kandaki beyaz küre hücrelerini uyaran sargramostim isimli etken maddenin de etkili olabileceğine dair ön veriler mevcut. Bu ilacın etkinliği de hastalarda denenmekte ve bununla ilgili cevabı önümüzdeki yıllarda alacağız.”
https://www.sagligimicinhersey.com/2016/09/saglik-haberleri/koku-tanima-testiyle-alzheimer-tanisi/
Alzheimer’ın belirtileri ve tedavisindeki son gelişmeler… O molekül mucize yaratacak mı?
21 Eylül Dünya Alzheimer Günü nedeniyle Türkiye Alzheimer Derneği’nin düzenlediği toplantıda, hastalıkla ilgili önemli bilgiler verildi. Hastalığa karşı kadınların daha çok tehlikede olduğu, ileri yaşlardaki koku alma bozukluklarının önemli bir belirti sayılabileceği ve hangi yaşam biçimlerinin hastalıkla savaştığı gibi konular tartışıldı. Toplantıdaki önemli konulardan biri de Alzheimer’ın Türkiye’de görülme hızının neden bu kadar arttığı oldu. Bu amansız hastalıkla ilgili diğer bir önemli konu ise tedavisi ile ilgili gelişmeler: ‘Aduconumab’ molekülü, Alzheimer’ı alt edebilecek mi?
21 Eylül Alzheimer Derneği Basın Bülteni
“DÜNYADA HER 3 SANİYEDE 1 BUNAMA TEŞHİSİ KONULUYOR”
Türkiye Alzheimer Derneği, Abdi İbrahim’in koşulsuz desteği ile 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü kapsamında İstanbul’da bir basın toplantısı düzenleyerek hastalığa dikkat çekti. Etkinlikte Alzheimer hastaları ve hasta yakınlarından oluşan koro mini bir konser verdi. Tüm dünyada ve Türkiye’de Alzheimer hastalığının hızla arttığını belirten Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Haşmet Hanağası “Ülkemizde olduğu gibi hızla yaşlanan toplumlarda, Alzheimer hastalığı ve diğer demans (bunama) hastalıkları, maalesef ki en sık görülen sağlık problemleridir. Alzheimer hastalığı, demans hastalıklarının yaklaşık üçte ikisinin sorumlusudur ve dünyada her 3 saniyede bir hastaya demans teşhisi konuluyor. Her 20 yılda demanslı hasta sayısı ikiye katlanıyor ve günümüzde 50 milyon civarında olan hasta sayısının 2050 yılında 152 milyona çıkması öngörülüyor” dedi.
21 Eylül Dünya Alzheimer Günü nedeniyle Türkiye Alzheimer Derneği’nin Abdi İbrahim’in desteğiyle düzenlediği basın toplantısına Türkiye Alzheimer Derneği Onursal Başkanı Prof. Dr. Murat Emre, Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Haşmet Hanağası, yönetim kurulu üyeleri Prof. Dr. Işın Baral-Kulaksızoğlu, Doç. Dr. Başar Bilgiç, Hüseyin Beşgül ve Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü katıldı. Hasta ve hasta yakınlarının katılımıyla gerçekleşen etkinlikte Alzheimer hastalığı ile ilgili bilgiler ve merak edilenler konuşuldu.
“Dünyada Her 3 Saniyede 1 Bunama Teşhisi Konuyor”
Toplantıda Alzheimer hastalığının tüm dünyada hızla arttığına dikkat çeken Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Haşmet Hanağası, dünyada her 3 saniyede bir hastaya demans teşhisi konulduğunu belirtti. Hanağası “Dünyada her 20 yılda demanslı hasta sayısı ikiye katlanıyor ve günümüzde 50 milyon civarında olan hasta sayısının 2050 yılında 152 milyona çıkması öngörülüyor. Ülkemiz gibi yaşlı nüfusun hızla arttığı bölgelerde, artış oranı 20 yıl içinde 5 katına kadar çıkabilir. Hastalığın artmasıyla birlikte maliyet de artıyor. Alzheimer hastalığı ve demans tüm dünyada 1 trilyon doların üzerinde bir maliyete neden oluyor” dedi.
Alzheimer Hastalığında Erken Teşhis önemli
Alzheimer hastalığında erken tanının önemini vurgulayan Haşmet Hanağası sözlerini şöyle sürdürdü: “Alzheimer hastalığı ve diğer pek çok demansa erken dönemde tanı konulamamaktadır. Unutkanlık ve diğer zihinsel yakınmalar ile gelen hastalar mutlaka detaylı bir şekilde muayene edilmeli ve gerekirse detaylı testler yapılmalıdır. Erken tanı, hasta ve hasta yakınlarına gerekli desteğin verilmesi, sosyal ve hukuksal düzenlemelerin yapılması, uygun tedavilere başlanması için büyük önem taşımaktadır. Günümüzde özellikle Alzheimer hastalarında yürütülen birçok deneysel ilaç çalışması erken evrede bulunan hastalar ile yapılmaktadır. Bunun nedeni beyinde hücre ölümü daha fazla olmadan önlem almak ve hastalığın seyrini yavaşlatmaya çalışmaktır.”
Alzheimer hastalığı ve demans riskinin azaltılmasının, hastalıkların Türkiye’deki maliyet yükünü de azaltacağını belirten Hanağası, bu yükün azalması ile tasarruf edilerek diğer sağlık girişimlerine daha fazla zaman ayrılması, hasta bakımının düzeltilmesi, gündüz yaşam evleri ve diğer bakım evlerinin kurulmasının sağlanabileceğini belirtti.
Hava Kirliliği ve Aşırı Gürültü Bunama İçin Risk Yaratıyor
Hava kirliliğinin insan sağlığına olumsuz etkilerinin dışında bunamayı da beraberinde getirdiğini belirten Doç. Dr. Başar Bilgiç, bu konuyla ilgili dünyanın farklı yerlerinde yapılan çalışmalar hakkında verileri paylaştı. Bilgiç “Araştırmalar hava kirliliğinin olduğu yerlerde yaşayan kişilerde, bunama riskinin daha yüksek olduğunu göstermiştir. Hava kirliliği, Alzheimer hastalığında beyinde biriken ‘amiloid’ isimli protein birikimini tetikliyor ve beyinde “inflamasyon” denen iltihabi duruma yol açıyor. Hava kirliliği yaratan partiküller ne kadar küçükse beyin hücrelerinin ölümüne yol açan süreçleri de o kadar fazla tetikliyor. Bu küçük moleküller burundan koku siniri aracılığı ile beyne de ulaşabiliyor. Hava kirliliğine maruz kalanlarda zihinsel yetilerde sorunlar olduğu ve beyin hacimlerinin daha azalmış olduğu da son çalışmalar ile öğrenilmiştir. Asıl bilinmeyen ise hava kirliliği yaratan maddeler içinde hangisi ya da hangilerinin doğrudan beyinle ilişkili olduğu ve ne kadar süre hava kirliliğine maruz kalmanın bunlara neden olduğudur. Tüm bu gelişmeleri çevre dostu politikalar ile ilişkilendirilerek bunama riskini azaltabiliriz” dedi.
Hava kirliliği dışında bir diğer kirlilik türü olan gürültünün de insan beynine olumsuz etkileri olduğu söyleyen Bilgiç, Avrupa’da yapılan çalışmalarda 55 desibel ve üstü gürültüye daha sık maruz kalan kişilerin zihinsel yetilerinde bozulma görüldüğünü belirtti. Doç. Dr. Başar Bilgiç “Özellikle ulaşım araçlarının yarattığı çevresel gürültüyü azaltıcı düzenlemeler ve daha sessiz araçların yaygınlaşması konusundaki çalışmalar bu hastalıkla ilgili olumlu bir gelişme yaratabilir” diye konuştu.
Yüksek Tansiyonu Olanlarda Bunama Riskini Azaltmak İçin Tansiyon Değerleri Ne Olmalı?
Tansiyon yüksekliğinin bunama ile ilişkisi hakkında hasta ve hasta yakınlarını bilgilendiren Doç. Dr. Başar Bilgiç, “Yüksek tansiyon tedavisi ile bunama riskinde azalma sağlanabildiği daha önceki çalışmalarda görülmüştür. Son dönemde yapılan çalışmalar tansiyon ilaçlarının birçoğunun bu olumlu etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Bu durum yüksek tansiyonun demans açısından “iyileştirilebilir” bir risk faktörü olduğunu ortaya koymaktadır” dedi.
Orta yaştaki kişilerin tansiyonunu ölçtürmesi ve yüksek bulunursa da bir hekime başvurması gerektiğini belirten Bilgiç “Halk arasında büyük tansiyon olarak da bilinen sistolik kan basıncının geleneksel sınır değeri olarak kabul edilen 140 mmHg değerinin de kabul edilemez bir değer olduğu ortaya çıkmıştır. Zira bu sene Avrupa’da yapılan bir çalışma, sınır değerin 130mmHg olarak kabul edilmesinin bunamanın önlenmesi açısından daha yararlı olduğunu göstermiştir” şeklinde konuştu.
Görme Sorunları da Bunama Riski Yaratıyor
Çok yeni yayınlanan ve 3877 kişi üzerinde yapılan bir çalışmada üç göz hastalığının (glokom, diabetik retinopati ve maküler dejenerasyon), Alzheimer hastalığı riskini arttırdığının gözlendiğini belirten Doç. Dr. Başar Bilgiç, bu göz hastalıklarının yaşlılıkta oldukça sık görülen hastalıklar olduğunu ifade etti. Bilgiç “Özellikle riskli bireylerin bu göz hastalıkları açısından taranıp takip edilmesi ve önlemlerin alınması, Alzheimer ile mücadelede yeni bir adım olabilir. Görme sorunlarına yönelik tarama ve tedavi yaklaşımları ile olumlu sonuçların izlenmesi hiç şaşırtıcı olmayacaktır” dedi.
Kış Alzheimer Hastalarına İyi Gelmiyor
Etkinlikte konuşma yapan Prof. Dr. Işın Baral-Kulaksızoğlu, Alzheimer hastalarının genel olarak yaz sonu ve sonbaharda hem zihinsel hem de davranışsal olarak daha iyi olduğuna dikkat çekti. Kanada, ABD ve Fransa’da yapılan 3500 hastanın dâhil edildiği çalışmaya değinen Baral-Kulaksızoğlu, çalışmanın yaz-sonbahar ile kış ayları arasında neredeyse 5 yıllık bir zihin kapasite farkı olduğunu belirtti.
Gün İçinde Uyuklamak Alzheimer’in Habercisi Olabilir
Gün içinde uyuklamaya meyilli kişilerin, özellikle erkeklerde, 10 yıl içinde demans gelişme riskini arttırdığını gösteren araştırmalar olduğunu anlatan Baral-Kulaksızoğlu, bu durumun bunamanın erken bulgusu olabileceğine de değindi. Prof. Dr. Işın Baral-Kulaksızoğlu sosyal medyayı aktif olarak kullanan yaşlıların zihinsel fonksiyonlarını daha iyi koruduğunu belirtti. Sosyal aktivitelerin özellikle kadınlarda Alzheimer hastalığına karşı koruyucu özellik taşıdığını da sözlerine ekledi.
YENİ ERASMUS PROJESİ YENİ HEYECANLAR
1 Kasım 2019 tarihinde başlatılan ikinci Erasmus+ Projemiz “ALZHEİMER VE DİĞER DEMANS TÜRLERİNE YAKALANAN KİŞİLERİN YAŞAM KALİTELERİNİ ARTIRMAK İÇİN DİJİTAL ARAÇLARLA DESTEKLENEN YENİLİKÇİ YARATICI SANAT TERAPİLERİ EĞİTİMİ GELİŞTİRME” ismini taşımaktadır ve 24 aylık bir çalışmayı kapsamaktadır. Bu projede Türkiye Alzheimer Derneğinin ortakları, Asociación Familiares Enfermos Alzheimer Valencia, Spomincica Alzheimer Slovenya, University Aristotelio Panepistimio Thessalonikis, IL CERCHIO Società cooperative sociale consortile Italya ve Universitat Politècnica de València’dır.
Yaratıcı Sanat Terapileri “bireysel klinik yarar sağlamak amacıyla sanat, dans, drama veya müziğin planlı ve yaratıcı kullanımı”, demans hastalarının bilişsel ve davranışsal bozulmalarının minimize edilmesine odaklı başka terapi yöntemleriyle birlikte kullanılmaktadır. Dijital Yaratıcı Sanat Terapileri yani “sanat terapistleri tarafından yararlanılan teknoloji temelli metot ve malzemeler” göreceli olarak bu alana yeni girmekte olan ve yaygın kullanılmayan araçlardır ve dolayısıyla demans hastalarının Yaşam Kalitelerini artırma kabiliyetlerinden yeterince yararlanılmamaktadır.
Bu Projede:
- Hasta, bakımverenler ve profesyonellerin Yaratıcı Sanat Terapilerinin, hastanın ve ailenin Yaşam Kaliesine katkısı konusunda bilinçlendirilmesi ve motive edilmesi;
- Yaratıcı Sanat Terapilerinin davranışsal ve duygusal olarak olumlu sonuçlar almak için nasıl uygulanacağı konusunda bilgi, kılavuz ve prosedürlerin paylaşılması;
- Dijital temelli Yaratıcı Sanat Terapilerinin nasıl uygulanacağı konusunda bilgi, kılavuz ve prosedürlerin paylaşılması;
- Hasta yakınlarını da Yaratıcı Sanat Terapilerine dahil ederek sosyalleşmenin sağlanması amaçlanmaktadır.
İLK ERASMUS PROJEMİZİ BAŞARIYLA TAMAMLADIK
Hasta ve hasta yakınlarına destek olma gayretleri içerisinde 1 Ekim 2018 tarihinde katıldığımız Erasmus+ projesi “AD_AUTONOMY – ALZHEIMER HASTALARININ BAĞIMSIZLIKLARINI ARTIRMAK AMACIYLA EĞİTİM PROGRAMI GELİŞTİRME” 24 ay sürdürülen çalışma sonucu tamamlanmış ve 27 Eylül 2019 tarihinde halka açık bir toplantıda olası yararlanıcılarına sunulmuştur. Bu projenin en önemli farkı ve ayrıcalığı, doğrudan son kullanıcıların ihtiyaç ve talepleri sorulduktan ve bunlardan bir çatı oluşturulduktan sonra geliştirilmesidir. Bu nedenle de, çeşitli kereler hasta ve hasta yakınlarıyla yapılan pilot çalışmalarda yüksek oranda memnuniyet gözlemlenmiştir. Projenin kısa tanımı “Başlangıç/Hafif seviyedeki Alzheimer hastalarının, onların aile ve bakım verenlerinin yeterliliklerini (tavır, beceri, bilgi) artırmak ve Bağımsızlıklarını geliştirecek yenilikçi bir eğitim yoluyla Yaşam Kalitelerini iyileştirmek ana amacıyla eğitim programı hazırlamak ve bunu e-platform üzerinden tüm dünyaya açmak” olarak özetlenebilir.
Türkiye Alzheimer Derneği ile Asociación Provincial de Familiares de personas con Enfermedad de Alzheimer y otras demencias, Spomincica Alzheimer Slovenya, University Aristotelio Panepistimio Thessalonikis, Bournemouth University ve Universitat Politècnica de València’nın ortak geliştirdiği Proje ile gerçekleştirilen hedefler aşağıdaki gibidir:
- Alzheimer hastaları ve ailelerini, Yaşam Kalitelerini artırmak için güvenli ve destekli bir ortamda Bağımsızlıklarını korumalarının önemi konusunda bilinçlendirmek ve heveslendirmek;
- Sağlık ve mutluluk unsuru ve Yaşam Kalitesini artırıcı bir faktör olarak Alzheimer hastalarının karar verme ve kimseye bağımlı olmadan yaşama konusunda Bağımsızlıklarını artırmak;
- Gündelik hayatın rutinlerinin bağımsız bir şekilde yerine getirilmesini teşvik etmek için, iyi uygulamaları ve tavsiyeleri, eğitim yoluyla bu gruba aktarmak;
- Bilgi İletişim Uygulama ve Destek Teknolojileri dahil olmak üzere, Alzheimer hastalarının Bağımsızlıklarını artırıcı süreçleri destekleyecek araçları transfer etmek;
- Hastalık ve buna bağlı problemlerin yarattığı engellerin duygu yönetimine yarayacak, farkındalık kavramı üzerine inşa edilmiş teknikleri transfer etmek;
- Profesyonelleri ve destek teknolojilerini dahil etmek.
2050 yılında hasta sayısının 150 milyona ulaşması bekleniyor
“DÜNYADA HER 20 YILDA DEMANSLI HASTA SAYISI İKİYE KATLANIYOR”
Türkiye Alzheimer Derneği, 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü kapsamında hasta ve hasta yakınlarıyla bir araya geldi. Şişli Gündüz Bakımevi’nde Abdi İbrahim’in koşulsuz desteği ile gerçekleşen etkinlikte hastalar, anaokulu öğrencileri ile bir araya gelerek keyifli vakit geçirdiler ve kendi el emekleriyle hazırladıkları eserleri sergilediler.
Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Haşmet Hanağası toplantıda yaptığı konuşmada, “Her 20 yılda demanslı hasta sayısı ikiye katlanıyor. Günümüzde 50 milyon civarında olan hasta sayısının 2050 yılında 150 milyona ulaşması öngörülüyor. Alzheimer hastalarının bakımının en iyi şekilde yapılması hastalığın gidişatını olumlu yönde etkiliyor. Bu noktada Alzheimer gündüz yaşam evleri hem hastalara hem de hasta yakınlarına büyük kolaylık sağlıyor. Uzmanların gözetiminde yaptırılan dans, egzersiz, müzik ve el becerileri gibi faaliyetler hem hastalığın seyrine olumlu katkı yapıyor, hem de hasta ve yakınlarına moral veriyor” dedi.
Toplumda farkındalık yaratmak, Alzheimer hastalığının önlenmesi ve tedavisinde başarının artırılmasının hedeflendiği 21 Eylül Dünya Alzheimer Günü kapsamında, Türkiye Alzheimer Derneği Abdi İbrahim’in desteğiyle hasta ve hasta yakınları için bir etkinlik düzenledi. Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin, Türkiye Alzheimer Derneği Onursal Başkanı Prof. Dr. Murat Emre, Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Haşmet Hanağası, Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Başar Bilgiç, Türkiye Alzheimer Derneği Başkan Yardımcısı Ayşin Ekşioğlu, Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Prof. Işın Baral Kulaksızoğlu ve Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Nil Tekin’in katıldığı toplantıda, hastalık ve tedavi süreçleri hakkında bilgiler paylaşıldı. Ayrıca Alzheimer gündüz yaşam evlerinin öneminin anlatıldığı toplantıda, hastalar anaokulu öğrencileri ile bir araya gelerek keyifli anlar geçirdi. Etkinliğin ardından hastalar kendi el emekleriyle hazırladıkları eserleri sergiledi.
Her 20 yılda demanslı hasta sayısı ikiye katlanıyor
Toplantıda konuşma yapan Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Haşmet Hanağası, dünyada her 20 yılda demanslı hasta sayısının iki katına çıktığını ve günümüzde 50 milyon civarında olan hasta sayısının 2050 yılında 150 milyon civarına ulaşacağını söyledi. Hanağası, “Alzheimer hastalığı ve diğer demans (bunama) hastalıkları ülkemizde olduğu gibi özellikle hızla yaşlanan toplumlarda sık görülen bir sağlık problemi. Alzheimer hastalığı, demans hastalıklarının yaklaşık yüzde 60-70’ini oluşturuyor. Demans hastalıkları 65 yaşından sonra daha sık görülmekle beraber, daha erken yaşlarda da görülebiliyor. Ülkemiz gibi yaşlı nüfusun hızla arttığı popülasyonlarda 20 yıl içinde 5 kata kadar artış bekleniyor” dedi.
Alzheimer hastalığında bakım büyük önem taşıyor
Alzheimer ve diğer demans hastalarına tanı konulduktan sonra bakımlarının en iyi şekilde yapılması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Haşmet Hanağası, “Demans hastaları hastalığın başlangıç döneminde, belirli aralıklarla ziyaret edilerek ve bazı ihtiyaçlarını gidermelerinde yardım edilerek yalnız da yaşayabilirler. Ancak hastalığın ilerlemesiyle birlikte unutkanlık düzeyi kişinin güvenliğini tehlikeye sokacak seviyeye ulaştığında hastaya bakan kişinin 7/24 refakat ve nezareti daha uygun olacaktır. Bu evrede hasta doğru yönlendirme ve teşviklerle sosyalleşebilir, özbakımına ve sağlığına özen gösterebilir, duygu ve düşüncelerini doğru ifade edebilir, yemek pişirme, resim yapma, örgü örme gibi hobilerini gerçekleştirebilir. Ne var ki 7/24 bakım vermekle görevli aile bireyleri genelde bu konuda tam olarak bilgi sahibi olamıyor, bilgi sahibi olsalar bile bu konulara zaman ayıramayabiliyor” şeklinde konuştu.
Hastalar Alzheimer gündüz yaşam evlerinde sosyalleşiyor
Alzheimer gündüz yaşam evlerinin önemine dikkat çeken Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Haşmet Hanağası, bu evlerin sosyal bir çevre yaratarak Alzheimer hastalarını yaşama bağladığını, kaliteli bir yaşam sürmelerini sağladığını, yapılan etkinliklerle yaşam enerjisi verdiğini ve keyifli zaman geçirmelerine imkan tanıdığını belirtti. Hanağası, “Hastalara yararlı olmak için yapılan bu çalışmalar, onlara bakım veren kişiler için de son derece etkili. Özellikle hasta yakınları kısa süreliğine de olsa hastalarını keyifli zaman geçirecekleri bir mekanda profesyonel ellere teslim etmenin huzuruyla kendilerine zaman ayırabiliyor. Ayrıca hasta yakınları da gündüz yaşam evindeki etkinliklere katılabiliyor, diğer hasta yakınlarıyla arkadaşlıklar kurabiliyor. Alanında uzman görevliler gözetiminde yapılan dans, egzersiz, müzik ve el becerileri gibi faaliyetler hem hastaya moral veriyor, hem de hastalığın seyrini olumlu yönde etkiliyor” dedi.
Hem hastalar hem hasta yakınları moral depoluyor
Alzheimer hastalarının depresyon, kaygı, uyku bozukluğu, huysuzluk, hayaller, saçma düşünceler, kafa karışıklığı, kişileri tanıyamama, yolunu bulamama gibi sorunlar; hasta yakınlarının ise yorgunluk, fiziksel rahatsızlıklar, moral bozukluğu ve tükenme gibi duygular yaşayabileceğine vurgu yapan Hanağası, bu noktada bakım desteğinin hem hastalar hem de yakınları için önemine işaret etti. Ayrıca kendisiyle sürekli iletişim kurulan ve güler yüz gösterilen hastanın huzursuzluklarının ve kaygılarının azaldığını söyleyen Hanağası, Alzheimer hastaları ile iletişim kurabilmek için özel eğitim almanın gerektiğini vurguladı.
Çalışmayan kadınlarda Alzheimer hastalığı daha sık görülüyor
Alzheimer hastalığı erkeklere oranla kadınlarda daha sık görülüyor. 65 yaşından sonra her 6 kadından 1’inin Alzheimer hastası olduğunu söyleyen Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr. Başar Bilgiç, 60 yaşından sonra bir kadının Alzheimer olma riskinin kadınlarda çok korkulan meme kanseri olma riskinden 2 kat daha fazla olduğunu belirtiyor. Bilgiç, “Son dönemdeki bilimsel çalışmalar kadınlarda neden bu hastalığın daha sık görüldüğünü araştırmaya odaklanıyor. Kadının ailedeki ve iş yaşamındaki rolü ile ilgili yapılan bir çalışma, doğurganlık döneminde hiçbir profesyonel işte çalışmamış kadınların yaşlılıktaki hafıza işlevleri çalışan kadınlara göre daha kötü olduğu ortaya konmuştur. Bu çalışma kadınların iş yaşamının içinde olmasının yaşlılıktaki zihinsel süreçlerini olumlu yönde etkilediğini ortaya koyuyor. İş yaşamının içinde yer almak, zihinsel uyarım, sosyal ilişkilerin gelişmesi ve mali yararlar sağlayarak kadınların yaşlılıktaki zihinsel sağlığını korumasına yardımcı oluyor” dedi.
Bunamadan korunma yöntemleri ne kadar işe yarıyor?
Alzheimer hastalığının günümüzde şifa ile sonuçlanan bir tedavisi olmadığını belirten Bilgiç,şu bilgileri verdi:
“Bu konuda çalışmalar tüm hızıyla sürüyor. Amerika’da 2351 kişi ile yapılan bir çalışmada, hayat tarzını değiştirmek Alzheimer riskinin yarıdan daha fazla (%60) azaltıyor. Riski azaltan beş faktörün en başında sağlıklı beslenme yer alıyor. Haftalık en az 150 dakika fiziksel aktivite, sigara ve tütün ürünleri kullanmama, aşırı alkol tüketmeme ve zihinsel uyarıcı faaliyetlerde bulunmama da riski azaltan faktörler arasında yer alıyor.”
Önerilen hayat tarzının sadece beyin için değil, kalp-damar hastalıkları ve kanser riskini de azalttığı söyleyen Doç. Dr. Başar Bilgiç, Alzheimer ve bunamadan korunmak için genel sağlık önerilerini dikkate almanın önemine dikkat çekerek, “Bunama açısından oldukça önemli olan iki nokta daha var. Yeni yapılan bir çalışma hem görme hem de işitme sorununu eş zamanlı yaşayan yaşlılarda risk artışının iki katı olduğunu gösterdi. Henüz görme ve işitme sorunlarının düzeltilmesi ile riskin azalıp azalmadığına dair yeterli veri yok ama bu kadar risk yaratan her iki durumda da gerekli önlem ve düzeltmelerin yapılmasının hiç bir zararı yok” dedi.
Genetik risk taşımak illa ki kader değil
Hastalıkla ilgili en büyük risk yaratan durumların başında genetik riskler olduğunu vurgulayan Bilgiç, “Anne rahmine düşmekle birlikte kişinin yaşlılıkta bunamaya yatkın mı yoksa dirençli mi olduğu genlerimiz aracılığı ile belirleniyor. Yakın bir geçmişe kadar genlerimizin yarattığı bunama riskinin bir kader olduğu ve herhangi bir yöntemle azaltılamaz olduğu düşünülürdü. Buna karşın yaklaşık 200.000 kişi ile yapılan bir çalışma, genetik olarak yüksek riskli grupta yer alan yaşlılarda bile sağlıklı yaşam önerileri ile bunama riskinin %32 azalabildiğini göstermiş durumda. Böylelikle yaşlılıkta dezavantaj oluşturan genlere sahip olunsa bile bu dezavantajları kısmen normale döndürmek kişilerin elinde” şeklinde konuştu.
AB Erasmus+ Program Projesi
Türkiye Alzheimer Derneği 1 Ekim 2017 itibariyle, AB Erasmus+ Program KA2 kapsamında, 2017-1-ES01-KA204-038608 numaralı, “Alzheimer Hastalarının Bağımsızlıklarını Artırma Amaçlı Eğitim Programı Geliştirme” isimli projede çalışmaya başlamıştır. Kısa adı “AD-Autonomy” olan projenin ortakları AFA Castellon (İspanya), Slovenya Alzheimer Derneği (Slovenya), Türkiye Alzheimer Derneği, Bournemouth Üniversitesi Demans Enstitüsü (İngiltere), Valencia Politeknik Üniversitesi (İspanya), Selanik Aristo Üniversitesidir (Yunanistan).
Proje, Alzheimer hastalarının güvenli ve destekleyici ortam içinde gündelik hayatlarını sürdürebilecek özerkliklerini korumalarını, ailelerin yaşam kalitelerinin bozulmasının önlenmesi ve hastalıkla yaşama konusunda motive edilmelerini, hastalık ile ilgili problemlerin duygusal yönetimi için çözümler üretilmesini, tüm bu çalışmaları yaparken teknolojik gelişmeleri ve sosyo-ekonomik seviyesi farklı ülke ve kültürlerden Alzheimer ile ilgili profesyonellerin işe dahil edilmesini ve deneyimlerinin paylaşılmasını amaçlamaktadır.
AD-Autonomy Erasmus + Projesi için Kick-off toplantısı 18-19 Aralık 2017’de İspanya’nın Castellon-Valencia kentinde yapılmış ve toplantıya Türkiye Alzheimer Derneği adına Genel Müdür Füsun Kocaman katılmıştır.
AD-Autonomy Projesinin birinci aşaması “Birlikte Oluşturulmuş Kılavuz Geliştirme” olup, 31 Mart 2018 tarihine tamamlanması planlanmıştır. Projenin bu aşamasında, üretilecek eğitim için kullanılacak metotların kılavuzu geliştirilecek ve “Bağımsızlık”ın ne olduğu tanımlanarak, “Bağımsızlık” sağlamada nelerin teknoloji ile çözülebileceği ve yapılan gelişmeler sonucu hasta, hasta yakını ve profesyonellerin hayatlarının nasıl değişmesinin beklendiği konuşulacaktır. Geliştirilecek olan eğitim materyali, uygulamalı eğitim etkinlikleri ile hedef kullanıcılara test ettirilecek ve geri besleme alınarak e-platformun özellikleri ve yaklaşımları değerlendirilecek ve tespit edilecektir. Bu bölümde her ülkeden 10 hasta, 10 hasta yakını ve 3 profesyonel ile birlikte ortak çalışma seansı düzenlenecek ve “Bağımsızlık” konusu tartışılacak ve aynı zamanda eş-doğrulama çalışma oturumu düzenlenerek ortak muhataplarla eğitim materyalinin özellikleri üzerine de görüşülecektir.
Projenin ikinci bölümü olan “Eğitim Materyali Deneme” aşaması 30 Eylül 2018 tarihine kadar sürecek ve bu aşamada hastanın gündelik işlerini kendi kendine yapabilmesi ve hasta yakınının duygusal bariyerleri aşmasını sağlamak amacıyla yazılı ve görsel eğitim materyalleri hazırlanacaktır. Daha sonra eğitmen materyali hazırlanarak ortakların birbirini eğitmesi planlanmaktadır. Hazırlanan eğitim materyali Türkçeye de çevrilecektir. Eğitim Materyali, Uygulamalı Eğitim Materyali ve e-platform için hazırlanan Eğitmen Materyalinin “Bağımsızlık” tanımı, “Bağımsızlık” değerlendirme, güvenlik, para yönetimi, mobilite, sağlıklı beslenme ve egzersiz, iletişim şeklinde 7 başlık içermesi planlanmaktadır.
Projenin üçüncü aşaması olan “Uygulama Etkinlkleri” de ikinci aşamaya paralel yürütülecektir. Bu safhada, hastaların, hasta yakınlarının ve profesyonellerin eğitimde kullanılacak eğitim materyalini gerçek ortamda denemesi için 4-8 saatlik uygulamalı eğitim etkinlikleri düzenlenmesi, uygulama için materyal hazırlanması ve eğitmen eğitilmesi amaçlanmaktadır. Projenin ikinci aşamasında tasarlanan 7 bölümden her biri için en az bir ICT seçilerek uygulamada kullanılması amaçlanmaktadır. Uygulamalı eğitim etkinliklerinin Türkçeye tercüme edilmesi planlanmaktadır.
Dördüncü ve son aşamada “e-Platform Deneme” nin 1 Haziran 2018 – 30 Eylül 2019 tarihleri arasında sürmesi planlanmaktadır. Hazırlanan Eğitim Materyali ve Uygulamalı Eğitim Etkinliklerini destekleyecek şekilde kullanılan ICT teknolojilerini de içinde barındıran bir e-Platform hazırlanması ve tüm ortakların buluşmasının sağlanması amaçlanmaktadır. Ortak çalışma ortamı gibi de kullanılacak bu platformun ihtiyaçları belirlenip tasarlandıktan sonra eğitmenlerin e-platform konusunda eğitilmesi ve platformun Türkçeye tercüme edilmesi amaçlanmaktadır. Her ülkede 30 hasta, 30 hasta yakını ve 10 profesyonelle “Onaylama” yapılması ve bunu yaparken Eğitim Materyali ve Uygulamalı Eğitim Etkinliklerinin Onaylamasının yapılması planlanmıştır.
Mavi Dalga Eğitimleri
Mavi Dalga kapsamında 18 Kasım 2017’de Sarıyer Derbent Mahallesi kadınları yararına düzenlenen “Sarıyer Kent Konseyi Alzheimer Farkındalığı ve Kadın Sağlığı Bilgilendirme Toplantısı” gerçekleştirilmiştir. Ayrıca 11 Aralık 2017’de Sarıyer Belediyesi Kent Konseyi Çevre, Sağlık ve Hayvan Hakları Çalışma grubuyla ortaklaşa “Sarıyer Kent Konseyi Alzheimer Farkındalığı ve Kadın Sağlığı Bilgilendirme Toplantısı” düzenlenmiş, Türkiye Alzheimer Derneği Genel Müdürü Füsun KOCAMAN Derneğin hizmetleri konusunda bilgilendirme yapmıştır.
9 Ocak 2018 tarihinde Almanya Alzheimer Derneği
9 Ocak 2018 tarihinde Almanya Alzheimer Derneği ve INA Gönüllü Oluşumu ile bölgede yaşayan Türklere Türkiye Alzheimer Derneği Başkanı Prof. Dr. Işın BARAL KULAKSIZOĞLU, Almanya Alzheimer Derneği Başkanı Sabine Jansen, Türkiye Alzheimer Derneği Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin BEŞGÜL ve Türkiye Alzheimer Derneği Genel Müdürü Füsun KOCAMAN’ın katılımı ile “Twinning Program” kapsamında Bilgilendirme toplantısı yapılmıştır.
Alzheimer’s Disease International’ın “Twinning Program” isimli çalışması üye ülkeler arasında bilgi ve deneyimlerin paylaşımı, finansal yardım, destek malzemeleri, rehberlik ve eğitim gibi konularda yardımlaşmayı amaçlamaktadır. “Twinning Program” kapsamında 2013 yılında, Türkiye Alzheimer Derneği ile Almanya Alzheimer Derneği eşleşmiştir. Bu çerçevede, 1 Nisan 2015 tarihinde Alanya Belediyesinin de katkılarıyla, Alanya’da yaşayan Alman vatandaşlarına yönelik bir toplantı yapılmıştır. Yapılan bu toplantıya konuşmacı olarak o dönemde hem Almanya Alzheimer Derneği hem de Alzheimer Europe’un başkanlık görevini yürüten, kendisi de bir hasta yakını olan Sayın Heike von Lützau-Hohlbein gelmiştir.
25 Şubat 2016 tarihinde ise Almanya’da yaşayan Türkler için de Berlin Şehitlik Camii’nde bir günlük bir konferans düzenlenmiş ve konferansın ev sahipliğini Berlin Alzheimer Derneği, sponsorluğunu ise ulusal çatıyı teşkil eden Almanya Alzheimer Derneği üstlenmiştir. Yine aynı Program Hareket Planına göre, Türkiye Alzheimer Derneği Genel Müdürü 26 Mayıs – 5 Haziran tarihleri arasında, Berlin’de Almanya Alzheimer Derneği’nde eğitim almıştır.